22 Ekim 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara16°C
  • İzmir23°C
  • Konya19°C
  • Sakarya19°C
  • Şanlıurfa23°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep20°C

DÜNDEN BUGÜNE YORUMLAR/ CEVAPLAR

M. Ali ABAKAY


Uzun zamandır “Türkiye Yazarlar Birliği Üyesi” olarak, bize ayrılan köşemizde hiçbir sansür olmadan, ahlâkî, manevî, tarihî, edebî ve kültürel muhtevası ağır basan makalelerimizle, yüzün üzerinde çalışmamız yayınlandı. Sitenin yazılara yorum serbestîsini getiren yönü, kimi zaman yazdıklarımıza da yorumların gelmesine zemin hazırladı. Geçenlerde yorumlara bakmak istedim, okuyucuların yazdıklarımıza dair ifadelerini karşılıksız bırakmaya gönlümüz razı olmadı.  

Sitemizde hiç denenmiş bir metotla yazmak istedim, bu kez. Konu sıkıntısı çekmesek bile arada bir yorumlara baktığımızda yorum yapan okurların kimi sorularına cevap vermenin, kendilerini gönendireceğini, mutlu kılacağını düşündüm.  

Yazmakla yazmamak arasındaki med-cezirler,  sonuçta bu yorumlara cevap yazmamı gerektirdi. Kişinin özeli olsaydı konu, elbette yazmazdım. Ki icbar edici kimi yorumlara cevap vermem, sitede alışılan bir husus olmadığı halde, bu yazımızı yorumlar üzerine kurduğumuzda bizim hoş karşılanmamız gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu yazı, okur yorumunu delil göstererek, kişinin kendisini farklı bir konuma getirme isteği değildir, sadece yorum yapanların bir kısmını anmak, onlara bir teşekkürün ifadesi ve bilmediğimiz kimi ayrıntıların dile getirilmesidir.  

Yorumların çoğu, aynı şekliyle alınmış ve cevaplandırılmaya çalışılmıştır. Aynı yorumlar, tekrara düşmemek için, cevaplamada birleştirilmiştir. Elbette yazdıklarımıza bakınca kimi yazım hatalarımızı hoş gören okuyucu, bu konuda asıl olanın mana olduğunu anlamıştır ve dizgi esnasında gözden kaçan hatalarımıza değinmemiştir.

100’ü aşkın yazıdan kimi yorumları ve cevaplarımızı sıralamaya çalışırken, yorum yapan kimi okurlarımıza da sıra gelmediğini ifade edelim:  

   

Yazı:Ey Can 25 Yazısı  

1- Teşekkürler. — Yunus Öklav 04-03-2012 13:53  

Bu yazdıklarınızı bizimle paylaştığınız için teşekkürler. Yazdıklarınız ve fikirleriniz çok etkileyici ve desteklenmesi gereken şeyler. Yazınız çok güzel. Sizinle şahsen tanışıp fikirlerimizi tartışmak isterdim. Çünkü sizin fikirlerinize ve yazınıza destek veriyorum. (benim gibi) genç bir yazar adayı için örnek alınacak yazarlardan birisiniz. Saygılarımla  

Cevap: Sayın ÖKLAV, yazdıklarımız, size yardımcı olmuşsa sevindiğimizi ifade edelim.  

   

Yazı: Sultan Sa’sa’a Üzerine Son Yazı  

1-Merak — Ali KUTAY 01-03-2012 20:43  

Hocam bu bahsettiğiniz yer tam olarak nerede desem ve fırsatınız varsa bir ara sizinle beraber gitmemiz mümkün mü? Bu ara etkin yazılarınız ve paylaşımlarınız içinde teşekkür  

Cevap: Sayın KUTAY, aynı şehirde yaşadığımız anlaşılmaktadır, ifadenize göre. Bahsedilen yer, Diyarbakır Ulu Cami’den Hasan Paşa Hanı’na bakarken sol tarafta, köşe başında bir alandır.     

2-Sultan Sa'sa — Yahya KAMÇI 29-02-2012 21:15  

İlimizin kutsal değerlerine dikkat çekmeniz sizin duyarlılığınızı n göstergesidir. Müsterih olun hocam, elbette bir gün birileri Sultan Sa'sa’a hazretlerinin hak ettiği yerde olması gerektiğini sizlerin sayesinde kabul edip gerekli hassasiyeti sergileyecektir … Saygılarımla  

Cevap: Sayın KAMÇI, teşekkür ediyoruz, duyarlılığınız için. Selamlar  

   

Yazı: Şubat Ayının Düşündürdükleri Üzerine  

1-Muhteşem — Mahmut t. 28-02-2012 21:47  

Muhteşem ve onun ötesindeki bütün güzel sıfatlara layık bir yazı... ne diyebilirim ki fevkalade  

Sayın Mahmut T… Bize düşen oldukça sıkıntılar veren şubat ayında kimi olanları, eleştiri dahilinde sunmaktı. Bir daha şubatların ne olmasını isteriz ne de Şubatçı mantığının geçerliliğini arzularız.  

2-Teşekkürler — Zekeriya 27-02-2012 18:59  

Çok güzel tespitler... Konsomatristen mağdure çıkaranlar... daha güzel nasıl ifade edilir ki… Kaleminize sağlık...  

Cevap: Sayın Zekeriya.. Maalesef böylesi ortamda her şey beklenir. Çünkü istenilene ulaşma yolunda her şey mubah görülünce, böylesi durumlar masum görülür, olanlara bakıldığı zaman.  

   

Yazı: Gel Onlara Cuma Gününün Kutsallığını Anlat

1-Çarpıcı…  Mahmut Tat. 24-02-2012 14:25

o kadar çarpıcı bir şekilde çarpıyor ki cuma gününün kutsallığını yüzlere bu silleden yüzü olup da yanmayan var mı görmek istiyorum. Tebrikler. Saygılar

Cevap: Cevabını siz vermişsiniz 

2-Yazara Teşekkür — Osman 22-02-2012 16:09

Oldukça önemli bir yazı:Gel Onlara Cuma Gününğn Kutsallığını Anlat!... Yazarın yazdığı makalelerde,  ince ironi, bir ustalık işi, adeta. Keşke bu makaleler, yazı çalışmaları kitaplaşsa..

Cevap: Yazılar ileride kitaplaşabilir. Benim öyle bir uğraşım, düşüncem söz konusu değilse de çok sık sorulan bu soru, umarız yayıncı bulunduğunda cevabını bulur.  

3- İronin böylesi — Welat Felat 21-02-2012 19:33

Hay Allah senin kalemini mübarek kılsın. Böyle bir ironiyi nasıl yazdınız be üstadım? Hakikatten asıl olan şekil ve şimal değil ALLAH ve Resulünün emrettiği daire içinde adam gibi Müslüman ve delikanlı olmaktır. Kaleminize ve yüreğinize sağlık...  Vesselam

Cevap: Sayın FELAT… Hay Allah, sizin gibi okurlardan bizi mahrum kılmasın.  Biz okundukça yazmaya çalışmaktayız.

4-HACI ADAYI HACİ — Haci 20-02-2012 17:34

Bir ülkenin gelişmişliği o ülkenin ekonomisi eğitim durumu bireysel özgürlüklerle orantılıdır…  Hal böyle olunca ülke olarak yaşamın nokta ile virgülü ile uğraşıyoruz. Başka bir ifade ise benzini olmayan, petrol istasyonunda durur ve zaman geçirmekten başka hiç bir ifadesi olmayan vakit kaybediyoruz. Bilmezler ki RAABİM (c.c)bizden her saniyenin hesabını soracaktır. Cuma günü Müslüman Bayramı münasebetiyle küskünlerin barışması,  dünyevi işlerden uzaklaşıp ALLAH’a evine gidip kula en yakın hislerin kurulduğu gündür. Adımız ister Mustafa, ster Cuma, ister Haci, ister Frends olsun hiç fark etmez samimi bir Müslüman gibi yaşamadığımız müddetçe yetişen neslin kuran-ı kerimin referans alınmadığı toplumda huzurlu mutlu olma şansı yoktur. ALLAH SABIR VERSİN HOŞÇA KAL

Cevap: Umarız ki Hacı olmanıza bir engel söz konusu değildr. Biz, kalemle ifade ettiklerimiz gibi yaşayabilsek!.. Yazmamıza rağmen, yazdıklarımıza sadık kalmadığımız zamanlar olmaktadır.

Yazı: Diyarbakır Mutfağında Yemek Kültürü

1- Diyarbakır Mutfağı ve Zenginlikleri — Ali 15-02-2012 19:12

Diyarbakır ile ilgili mutfak biliyordum ama bu kadar zengin olduğunu bilmiyordum teşekkür bilgileriniz için. Diyarbakırlı olarak kendime kızıyorum.

Cevap: Sayın Ali, Diyarbakır Mutfağı’nı zengin kılan bir ticaret merkezinde oluşu ve birçok geçiş yolunun üzerinde bulunuşu ile tarihteki konumudur. Bu sebeple şehrin mutfağı, çevre illerden kimi etkiler taşır ve çevre illeri bu yönüyle de etkilemiştir.

Yazı: Diyarbekir

1- Çok Teşekkürler — Zekeriya 14-02-2012 17:36

Sayın Abakay, çok isabetli bir çalışma olacak inşaallah. büyük bir eksikliği dolduracak. çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.

Cevap: Zekeriya Bey, Diyarbakır Ansiklopedisi’ni hazırlamaya ömrümüz yeterse çalışmaktayız. Umarız ki bu çalışmadan yüz akıyla çıkarız.

2-Teşekkür — Ali 10-02-2012 16:54

Diyarbakır'ı tanıtmak ve Diyarbakır hakkında gerekli bilgileri bizlere sunduğunuz için gerek çalışmalarınızda gerekse günlük yaşamınızda başarılar dilerim.

Cevap: ikinci yorumumuz… Diyarbakır’a dair yazdıklarımız, emin olunuz ki yılların emeğidir. Diğer yazılara eleştiri kabul ederim de Diyarbakır Şehir Yazıları’na eleştiriyi kabul edemem.

3-Teşekkür — Osman 09-02-2012 18:08

Yine Şehr-i Diyarbekir'e dair önemli bir yazı okudum, yazarınızdan. Teşekkür ederim.

Yazı: Verdiğimiz Rahatsızlıktan Dolayı özür Dileriz

1- Bu yazarın yazdıklarına dikkat — Felat Yaşa 29-01-2012 22:14

Diyar-ı bekir'i böyle kendine dert eden bu kişiliğe destek verilmeli; düşüncelerine Diyar-ı bekir'in hatırına yardım edilmeli ey Diyar-ı bekir dost ve sahiplerine...

Cevap: Sayın YAŞA, zaten şehre sahip çıkılsaydı, biz bu yazıları yazar mıydı? Biz, şehre vefa borcumuzu ödemek için yazmaktayız.  

2-Şişeye Mesaj Bırakmak... — Ahmet Çelen 29-01-2012 13:13

Mehmet Ali Bey,

Sizi anladığımı zannediyorum. Ama "yazdıklarımın yankısını duyamıyorum" gerekçesiyle yazmaya küsmek olur mu? Cemil Meriç, "Her yazı şişe içinde denize bırakılmış bir mektuptur" diyor. Yazar, yazmalı; belki de sizin yazılarınız sizden sonra okuyucusunu bulacaktır. "Maksadımız hayırla yadedilmektir." demiyor musunuz? Belki de yazılarınızı en iyi değerlendirecek olanlar, şimdi aksiseda vermeyenlerdir, nerden bileceğiz... Bir yazarın küsmesi, bir kalemin susması çok acı! Siz çıkmayan seslere aldırmayınız, yüreğinizden çıkan seslere bakınız, devam ediniz. Selamlar.

Cevap: Sayın ÇELEN, her yazının üzerine kurulduğu plân gereği, ifadelerinizi kabul ediyorum. Biz, yazmaya devam ediyoruz. Yazdıklarımız bir eleştiriydi. Bu yazımızdan sonra da Şehir Yazıları’na devam ediyoruz. Selamlar 

3-Teşekkür — Osman 29-01-2012 01:46

Yurt genelinde olduğu gibi Diyarbakır'da da bu tür olumsuzluklar ortadadır. Şehrin tanıtımında ve sahiplenmesinde emeği geçenlere saygı esastır. Selamlar

Yazı: Ey Can 22

Biizniillah —Hacı baba 12-12-2011 12:44

Amin ondan başkasına muhtaç değiliz. İnşallah

Cevap: Ey Can 22 şu dua ile bitiyordu: Ey Can, kapında bendenim, hizmetkârınım, beni kabul et ve muhtaç kılma bir başkasına. Biz de ifade ettiğinize zaten katılıyoruz.

Yazı: Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra Çermik

1-BİLMUKABELE... — Hamdullah IŞIK 23-09-2011 19:15

Bilmukabele Sevgili Dostum ve Kardeşim M.Ali Hocam. Çermik'i öyle güzel anlatmışsınız ki, beni gerçekten 40 yıl geriye götürdünüz. Kaleminiz daim olsun. Muhabbetle kalınız.... Selam ve Saygı ile...

Yazı: Konyar Sokağı ve Kadı Hamamı Üzerine Birkaç Not

1-Minnettarız — Günseli Şenol 08-11-2011 14:41

Ali Bey,

İstanbul'un hızlı yaşamı içinde yazınızı henüz okuyabildim. Gerçekten çok etkilendim ve mutlu oldum. Annem ve ben size minnettarız. Sevgi ve saygılarımla
Cevap: Merhum Dedeniz Basri KONYAR’ı bu önemli eseri ile anmak istedik. Ben, bunun geç kalmış bir vefa borcu olduğunu belirtmek isterim. Selamlar

Yazı:Ey Can 14

1-İLK EMİR: OKU — Hamdullah IŞIK 18-08-2011 22:33

"İnternet İcad Oldu, Herkes Yazar Oldu"... Üstadım, Kitaplıklar Kitap dolu ama artık kimse açıp bakma zahmetine katılmıyor. Odanın bir köşesinde süs eşyası gibi duruyor, çoğu tozdan ve kirden kapakları bile görünmüyor. İnternet hem arkadaşımız hem hocamız oldu. Bilgi kirliliğinin doruğa ulaştığı bu teknoloji, hayatımızı alt-üst etmeye devam ediyor. Anti-parantez belirteyim ki; iyi kullanılırsa bir nimettir. Kitap ve Kitap Okuma konusundaki duyarlılığınızdan ötürü, zat-ı alilerinizi en içten duygularımla tebrik eder, Saygılar sunarım...

Cevap: Teşekkür ederim. Selamlar

Yazı: Ey Can 10

1-Ölüm — Ahmet Çelik 05-08-2011 20:38

Yazınızın her kelimesine içtenliğimle katılıyorum hocam. Bir garip topluluk olduk nedense; Cenazeyi mezarlığa hühü ile götürüyoruz, haha ile mezarlıktan çıkıyoruz. İnan anlamadım gitti.

Yazı: Şehri Sembolleri Ne Der?

1-Mantık — Mantık 22-02-2012 14:40

Bence bu yazıyı bu kadar uzun yazmasaydınız okumadım belki mantıklıdır ama işte bence iistanbul şu falan yazsaydınız renkli olsaydı ilgi çekseydi daha iyi olurdu. iyi günler...

Yazı: şehir Tarihçiliği ve Şehir Kütüphaneciliği Üzerine

1-Teşekkürler Hocam! — Zekeriya Menak 11-07-2011 09:40

Sayın Abakay,

Bu pozitiv enerji dağıtan yazılarınız için tebrik eder çalışmalarının devamını dilerim. çok sayıdaki inceleme ve araştırma Çalışmalarınızı en kısa zamanda kitaplaştırarak şehir araştırmacıları nın istifadesine sunmanızı bir okuyucu olarak talep ediyoruz. saygılarımla.

Yazı: şehri Anlatan Kitaplar Üzerine Birkaç Söz

1-Önemli Tespit — Osman 01-07-2011 16:56

Yazarın sık sık Diyarbakır vurgusu söz konusu olsa da şehre dair tespitleri genelleme taşır. Türkiye'de her bir şehirde o şehri ele alan, şehrin tarihçesine, edebiyatına, mimarisine, musıkîsine, folkloruna dair bir şehir kütüphanesi, elbette orijinal bir tespit. Bu olduğu zaman, şehri merak edenlerin ilk uğrak yeri, bu kütüphaneler olur. Ayrıca bu tarz kütüphaneler için ne kadar malzeme bulunursa bulunsun, bunları sergileyecek, okutacak, yer seçimi önemlidir. 81 İlde 81 kütüphane için mekân sorunu hal edecek devlettir. Yalnız, şehre hizmeti geçenlerin görev alması gereken bu tarz kütüphanelere ehil insana yer vermek lazım. Korkarım ki bu fikri ortaya atan ve ısrarla iki yazısında şehir kütüphanesi teklifini sunan yazar bile böyle bir kütüphaneye idareci olamaz. Çünkü bizde resmî anlayış ve atama biçimi, işin ehline verilmemesi ısrarı, daima varolagelen bir erdemdir, fazilettir(!)....

Yazı: Her Şehirde Şehir Kütüphanesi Teklifi

1-GEÇ KALINMIŞ BİR HİZMET — Osman 30-06-2011 13:27

Sayın yazarın makaleleri ve tespitleri oldukça yerinde. Bu ilk Diyarbakır'dan Türkiye'ye yayılmalı.

Yazı: Şehir Şehir Dedikleri

3-Önemli — zekeriya menak 29-06-2011 09:23

Diyarbakır Yazarlar Birliği kuruldu. Umarım, bu birlik yılların ihmalini ortadan kaldırır.

2- Selam Ey Can'... — Hamdullah IŞIK 28-06-2011 13:43

Diyarbekir Sevdalısı Kaleme Selam Olsun...

1-Gerekli — Fatma ÖZTÜRK 24-06-2011 15:17

Şehrimizin tanıtımına öncülük eden bir kalem... Keşke bunlar olmasaydı. .Araştırmacıya kapılar açık olması gerekirken kapatılmış. Oldukça üzüldüm.

Yazı: Ey Can 2

1-Canlara selam — mahfuz ateş 17-06-2011 04:48

Böylesine bir hasret ve bağlılık... Canlara selam

Yazı: Ey Can sana Söyleyemedim Sıkıntımı

1- Ey Can!.. — Ayşegül 14-06-2011 12:38

Keşke bu satırları okumasaydım... İnsanın içine işleyen bir anlatım var, yazdıklarınızda. Adeta karşımızda bir Füzûlî durur gibi. Can diye seslendiğinize ben de seslenir oldum: Yetişir ey Can!.. Saygı ve selam

Yazı: Diyarbekirli Hattat Hamid Aytaç’a Rahmetle

1-Ayşegül 15-05-2011 20:09

18 Mayıs Hattat Hamid'in vefat yıldönümü. 1982'den bu güne okuduğum en çarpıcı, konu ile ilgili kaleme alınan bir yazı... Diyarbekirli keşke bu istisna ve müstesna evladına gereği gibi sahip çıksaydı... Allah, rahmetine nail etsin...

Yazı: Ödüller Kime Verilmeli?

1-Ayşegül 02-05-2011 20:56

Ödüllendirme şartlarını ve ödül dağıtımını gerçekten mizahî dil beraberinde ciddî olarak eleştiren bir çalışma. Keşke bu konu hakkında ödül veren kuurmlar ve kuruluşlar, kendilerini bir otokontrol sistemine tabii tutsa. Yazara bu önemli konuyu gündeme taşıdığı için teşekkür ederim.

2-Hamdullah IŞIK 02-05-2011 10:55

Hak edene Hakkını vermek ancak; Allah'a mahsustur... Kul bu kadar adil olabilir mi? Keşke olabilseydi... En büyük Ödül kul'un değil; Allah'ın rızasını kazanabilmektir.  Saygı ve Selam ile...

Yazı: Nefsimle Söyleşiler 7

1-Hamdullah IŞIK 30-04-2011 08:02

Sayın Hocam, otokontrol yaparak sorguya çektiğiniz nefsinizin şahsında nefsimize de tercüman olmuşsunuz... Tebrik ederim. "Duvar Sana söylüyorum, Gelin Sen Anla" misali... yüreğinize sağlık, kaleminiz daim olsun... Saygılarımla...

Yazı: Diyarbekir Efsaneleri ve Bugüne Gelen

1-Ayşegül 22-04-2011 15:51

Diyarbakır'a bu denli ilgi ve alaka gösteren yazara teşekkür ediyoruz. Diğer illerimizin de aynı biçimde ele alınması arzusuyla...

Yazı: Nefsimle Söyleşiler 6

7-Yazı Sahibi 16-04-2011 11:05

Değerli okurlar...

Yazıyı yazanın eleştiriye müdahil olması pek doğru olmasa da her eleştiri, oldukça önemlidir. Kısır tartışmaya, kalp kırmaya gerek yok, aslında. Yazıyı okuyan, çalışmayı kendi bakış profilinden değerlendirir. Herkesin yazıyı beğenmesi söz konusu da olamaz. Bizim yetkin olup olmadığımız ayrı bir husustur. TYB Sitesi'nin yazılara yorum getirme imkânı, bir hizmettir. Bu iyi değerlendirilmelidir.

Kısır çekişmeler içine girme, birbirini incitme hoş sayılmayan durumdur. Bir yazıya eklenecek not varsa, bilgi yanlışlığı söz konusu ise ve getirilen yorum, okura, yazana ufuk açıcı ise değer kazanır. Bir daha tekrarı olmayacak biçimde yazdıklarıma dair tartışma doğuracak olumlu-olumsuz eleştirilere bir son verilmesi için bir not yazmak istedim. "Keşke yazmasaydım" desem de yazmadan edemedim. Sevgili Onur'a , Süleyman'a, Ayşegül'e bu vesile ile teşekkür ederim. Mehmet Ali ABAKAY

6-Onur Sakarya 15-04-2011 13:47

Muhterem Ayşegül Hanımefendi, sizler her gördüğünüzü hakikat zanneden "demokrat" tiplerden olabilir, liberalizmin "efendim, herkesin kendi doğrusu vardır ve herşey kendi çapında kıymetlidir" düşüncesine gönülden iman etmiş olabilirsiniz. Ama ben rölativizmi mutlak bir şekilde reddediyorum. Hz. Mevlana'nın fil hikayesinde olduğu gibi karanlık bir odada siz bu yazıyı büyükçe bir sütuna benzetebilirsin iz, bir yere kadar mazur da görülebilirsiniz ama biz yokladığınız şeyin fil olduğunu söylediğimizde ısrarla hayır efendim bu bir sütundur bu da benim doğrumdur derseniz, ya da demekte ısrar edecekseniz düşüncelerinize itibar edilemez. Yine de karar sizindir elbette, filin ayağına sütun demeye devam edebilirsiniz.

5-Onur Sakarya 14-04-2011 20:15

Yazarın kendi alanında yetkin çalışmaları olabilir(bu da göreceli bir kavram ama) ama bu yazarın her alanda yetkin metinler üretebileceği anlamına gelmez. Ayrıca ben eleştirimde "bu lafları ilahiyatçılara bırakınız efendim!" ya da "siz ilahiyatçı mısınız" gibi bir şey söylemedim. Tasavvufun ilmi tarafının bu kadar "avami"leştirilmesini de doğru bulmuyorum, tasavvuf önemli bir meseledir böyle basit "ey nefsim bak ben senden hiç hazzetmiyorum, sen adisin beş para etmezsin çevrene karşı duyarsızsın" türünden ifadelerle bezeli yazılarla bu muhteva kazandırılamaz. Kaldı ki bu tür yazı formatının devri insanlara birşeyler kazandıramadığı için çoktan kapandı. Neticede benim kimsenin kişiliği ile alakalı bir takıntım yok ama metinler derinliksiz ve yetersiz. Siz metne bir Şerif Mardin bir A. Yaşar Ocak metni muamelesi yapabilirsiniz ama aslını görmüş insanlardan kötü kopyalara itibar etmelerini beklemeyiniz. Sürç-i lisan ettiysek affola efendim. Bizim açımızdan tartışma bitmiştir.

4-Ayşegül 14-04-2011 19:13

Onur SAKARYA'nın Nefsimle Söyleşileri yazan yazara dair ifadelerini kınıyorum. Her yazılanı beğenmemek, okurun hakkıdır. Beğenmediğiniz yazarı okumazsınız. "Zorla mı yazdırıyorlar acaba... İnsanın okuduğu ona bir şey katmıyorsa neden okusun ki. Herkes yazar olacak diye bir kaide yok ki. Bu kadar basit metinleri burada paylaşarak takipçilere biraz haksızlık ediyor onları küçümsüyorsunuz ." diyen SAKARYA, yazarın performansını gösterecek durumda ise "Eyvallah!.." der, yazdıklarını okuruz. Yazar kadar yazamıyorsa susmasını bilmek, bir erdem işidir, kendisi için.

3-Süleyman Aydın 14-04-2011 12:25

Sayın Onur SAKARYA, yazara getirdiğiniz eleştiri havada kalmıyor mu? Oldukça güzel bir tarzda yazılan bu makaleden hazzetmeyebilirsiniz... Anlatılanlar size bir şeyler hatırlatmaz, belki. Fakat kendi alanında oldukça yetkin çalışmaları bulunan yazarın hakkındaki eleştiriniz hakkaniyetten uzaktır. Anlatılanlar, bir televizyon programında bir ilahiyatçının dilinden dökülse iyi de bir edebiyatçının tasavvufa bakış açısı eksen alınarak yazılan çalışmayı bırakın yazarını yerden yere vurmak, insafa sığar mı? Biz, yazarın çalışmalarını zevkle okurken kendisine "Zorla mı yazdırıyorlar acaba?" ifadesini garipsiyorum.

2-Onur Sakarya 14-04-2011 07:16

Zorla mı yazdırıyorlar acaba... İnsanın okuduğu ona bir şey katmıyorsa neden okusun ki. Herkes yazar olacak diye bir kaide yok ki. Bu kadar basit metinleri burada paylaşarak takipçilere biraz haksızlık ediyor, onları küçümsüyorsunuz .

1-Ayşegül 13-04-2011 19:14

Bu çalışma yazarın Nefsimle Söyleşiler isimli çalışmasının bir devamı iken, farklı başlıkla yayınlanmış görünüyor. Bu makalelerin bir bölümü yazarın ismine ayrılan sayfasında keşke görünse derim. Selamlar

Şiir: Doğudan Geldim

1-Süleyman Aydın 14-04-2011 12:29

Bu güne kadar okuduğum en güzel şiirlerden biri olan Doğudan Geldim keşke kitaplaşşa... Ülke sorunlarından İslam Coğrafyası'na  kadar geniş bir alanı içine alan şiir sistematiği bize ufuk açıcı bir tarzda.

………….

Evet, yorumlar tümüyle bu şekilde. Elbette tek bir okurun eleştiriyi zorlayan yorumu söz konusu oldu. Biz, yazdığımızın eleştirilmesinden rahatsızlık duymadık, hiçbir zaman. Lakin isteyen okuduğu yazıdan istediği manayı çıkarabilir, açıkçası. Bir tabloyu yapan ressama gelen eleştiri, “Çocukların yanında bir kadının neden tümüyle giyinik olmadığı” üzerinedir. Ressam, dozu artıran kişiye, “O kadın çocukları geldi diye giyiniyor” der ve meseleyi incitmeden sona erdirir.

İki-üç gün aç kalan ressam, ne pahasına olursa olsun, lokantaya girer, istediği kadar yemek yer. İş paraya gelmeden lokanta sahibine yemek karşılığı resim yapma teklifinde bulunur. İşi önemsemeyen Patron, teklifi kabul eder. Sayılı dakikalar içinde portre hazırdır. Yan çizme sevdalısı Patron’un “Sen bunu iki dakikada yaptın.” İtirazına verilen cevap, şok edicidir:” Hayır altmış sene iki dakika!..”

Yazarken o anki sürede yazılmaz, yazı. Bunun öncesini düşünmekten aciz olanlara hatırlatmakta fayda vardır, sadece:

-Yazarın yazdığı yazı öyle kolay kolay yazılmaz. Yoksa herkes eline kalemi alır, bir şeyler yazar.  

Yazma kolay olsaydı, herkes kitap yayınlardı.

Hakikatten şimdi isteyen istediği konuda istediği çalışmasını yayınlayabilir.

Her yazılan okunur mu?

İşte, varmak istediğimiz nokta, bu.

Her yazılan okunsaydı, kıymet taşısaydı gazeteler bizde ambalaj malzemesi olarak kullanılmazdı.

Demek ki her yazılan okunmuyor, gazete de olsa dergi de olsa kitap da olsa.

Biz, bir yazıyı kaleme almadan onun sancısını saatler değil, günlerce çekeriz de yazının doğumunda çektiğimiz sıkıntıları ancak yapılan yorumlar unutturur.

Aslında yorumlara bakan yazar, bir yönüyle de aldanabilir.

Bizde yorumlar, adeta zorlanma ile yazılıyor gibi.

Ne dersiniz?

Bu yazıyı yazmaya başlarken yorumları bir araya getirme, benim yazıyı yazmamın on katı kadar zamanımı aldı.

Şimdi, yazıların ne çabuk tüketildiğini, bu aşırı tüketime karşılık yorumların ne derecede kolaylıkla yazıldığının üzerinde duralım mı?

Onu da okura bırakıyorum, açıkçası.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.