- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
EBRU İZER, MUCİZE
Hayatımızın birçok döneminde mucizeyle ilgili konuşmalarımız olur. Gerçekten mucizeler var mıdır ? Mucize nedir?
02 Temmuz 2020 Perşembe 14:16
Nasıl olur ve bunun gibi bir sürü soruyla dahil olur hayatımıza. Evet, ben de düşünürdüm mucize denilen şeyi. Ne olursa mucize olur? Şimdi sizlerle paylaşacağım şeyin ne olduğuna siz karar verin.
Bana göre hayatımın en kötü ama tek mucize olayıydı. Daha orta okuldayken küçük, bahçeli şirin bir ev satın almıştı ailem. Annem de babam da çok evcimen kişilerdi. Vakitlerini evle uğraşarak geçirmek onlara adeta terapi gibi gelirdi. İstanbul’un göbeğinde bir bahçesi vardı. Sanki başka bir yerdi. Annem için orası huzur demekti. Bir de harika komşuları vardı hani şimdi arasak bulamayacağımız o dost komşuluklar. Her şey çok güzel giderken bir gün kapı çalındı ve resmi bir evrakla bir memur evi 15 gün içinde boşaltmamız gerektiğini, yoksa hukuki yollarla çıkartılacağımızı söyledi. Tabi bu bize, büyük bir yanlışlık var, olamaz böyle bir şey, dedirtse de gerçeği öğrendiğimizde şok olmamızı engelleyemedi.
Evet, babam amcamlara kefil olmuştu ve bize söylemeden o evi ipotek etmişti. Gününde ödemedikleri için babama tebliğ edilmiş ama o düzeleceğini sanıp bize söylememiş, ta ki o kapı çalınana kadar. Ne yapacağımızı düşünmeye bile zamanımız yokken eşyaları toplamaya başladık. Tabii bu arada tüm hukuki haklarımızı sorguladık ama her şeye çok geç kalmıştık. Annem de dahil hepimiz o mahallede doğmuş büyümüşken şimdi başka yerlere gitmek zorunda olacaktık. Çünkü oturduğumuz mahalle yılların insanlarıyla doluydu. Herkes evinde ömürlük oturuyordu.
Boş bir yer bulup taşınmak imkansızdı, bize yol görünmüştü. Bu arada ani olan bir durum olduğu için maddi olarak da hiç hazırlıklı değildik. Neyse ki her zamanki gibi arkamda dağ gibi eşim vardı. Ama bu kadar ani gelişen olay karşısında o da biraz çaresiz kaldı. Çünkü zaman yoktu. Annemlere Ataşehir’de bir ev aldık. Yine bahçeliydi, belki eskisinin yerini aratmaz, dedik. Orada da komşuluk vardı ama hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Bu arada teyzem kanser oldu. Annem her gün o kadar yolu gidip gelmekten yorgun düşerken şimdi şimdi yaşadıklarının ağırlığını da fark eder oldu. Derken annem de kanser oldu. Biz ne yapacağımızı düşünürken annem bize, “ eğer ölürsem benim cenazemi eski mahallemden kaldırın, tüm komşularım orda “ dedi. Bu bana da eşime de çok ağır geldi. Sabah ilk işim ayrılmak zorunda kaldığımız binaya gitmek oldu. Komşularımızla konuştum, oralarda bir ev bulur muyum? derken eşim aradı. O evi alanı bul ve 2 kat para teklif et, satsın evi sana “ dedi.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.