09 Kasım 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara6°C
  • İzmir14°C
  • Konya7°C
  • Sakarya12°C
  • Şanlıurfa17°C
  • Trabzon16°C
  • Gaziantep14°C

EBUBEKİR SİFİL'DEN: İSLAMÎ HAREKETLER VE DEVLET YÖNETMEK

Raşid el-Gannuşi AA muhabirine verdiği özel mülakatta son derece dikkat çekici bir noktanın altını çizmiş ve İslamî hareketlerin devlet tecrübesinin az olduğunu, fikrî altyapının ve literatürün yönetmek değil, tebliğ ve davet etmek üzerine inşa edildiğini

Ebubekir Sifil'den: İslamî hareketler ve devlet yönetmek


Şu bir hakikat ki, "devlet yönetmek" sadece neyin nasıl yapılacağını "teorik olarak bilmek"le altından kalkılabilecek bir olgu değil. 
Öncelikle teorinin ya da daha doğrusu kitaplarda yazanın gerekli biçimde hazmedilmiş olması lazım. Şüphesiz sadece hangi metnin ne dediğini bilmek, hangi mesele hakkında nasıl hüküm verildiğinden haberdar olmak yetmez. Yazılı metinler arasında "dirayetle" gezinmek de işin olmazsa olmazlarından.
Arkasından metinlerle pratiğin/vakıanın intibakının nasıl temin edileceği meselesi geliyor. Çoğu zaman pratiğin/vakıanın okunma biçimi teorinin/metnin önüne geçebilecek belirleyiciliğe sahip olabiliyor. 
Meseleye fıkhî pencereden bakacak olursak, çoğu durumlarda pratiğin/vakıanın karmaşık yapısı onun mevcut ictihadlar veya kaideler (kavaid) doğrultusunda çözümünün zannedildiği kadar kolay olmadığını ortaya koymaktadır. Bu bakımdan bu alanda icra-i faaliyet edenlerin teorik tartışmaların ötesine giderek vakıayla temaslarını yoğunlaştırmaları gerekiyor.
Bu cümleden olarak -mesela- İngiltere'deki pratiği yakından görme ve inceleme imkânı kazanmalarını temin amacıyla İlahiyat fakültelerinin İslam Hukuku Bilim Dalında görev yapanların Pakistan'a, hatta İngiltere'ye yönlendirilmesi önemli bir tecrübe sağlayacaktır. Buralardaki birikime duyarsız kalmak büyük bir eksikliktir.
Meselenin bir de şöyle bir boyutu var: İslamî hareketler arasında hemen hiçbir işbirliği ve iletişim mekanizması yok. Hatta tam tersine zaman zaman İslamî hareketlerin kendi aralarında "rekabet" duygusu içinde ya da "çatışma" refleksiyle hareket ettiğini söylemek gerçeğin ifadesi olacak. Hal böyle olunca enerji başka alanlara sarf ediliyor ve esas doldurulması gereken alan boş kalıyor.
Oysa şartların hızla değiştiği günümüzde bırakın bugünü ve yarını, uzak gelecek hakkında projeksiyonlar yapmak, uzak geleceği şimdiden öngörerek ona göre hazırlanmak kaçınılmaz bir mecburiyettir. 
En başta sormamız gereken soruyu en sonda sorarak bitirelim: Gerçekten "İslamî hareketler" diyebileceğimiz bir olgular kompozisyonundan söz edebilir miyiz gerçekten?

19.01.2012 Milli Gaz.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.