- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
EDEBİYAT DEVRİMİ
Kurtuluş Savaşı’ndan ve iç iktidar mücadelelerinden galip çıkan Kemalistler, Cumhuriyet’i kurduktan sonra yeni bir toplum inşasına girişirler. Yeni bir toplum, hayatın her alanında çok radikal değişiklikleri gerekli kılar.

09 Ağustos 2024 Cuma 12:57
Dil ve edebiyat da bu alanların başında gelir. 1920’lerin sonu 1930’ların başında, eski ile bağı koparmak ve tamamen hayallerdeki toplumu yaratmak adına, dile ve edebiyata da sert bir biçimde müdahale edilir.
“Edebiyat Devrimi”* adlı kitabında Hâle Sert, Türkiye’nin bir alt-üst oluştan geçtiği 1930’lı yılların dil politikalarına ve bu politikaların sosyal hayata ve edebiyata yansımalarına mercek tutar. Sert, 1928 alfabe değişikliği ile başlayan ve 1932’de “Dil Devrimi” ile derinleşen sürecinin aynı zamanda “Edebiyat Devrimi” olarak adlandırılabileceğini belirtir. Ona göre bu adlandırma, “Türkçe edebiyatın yaşadığı dönüşümün anlaşılmasında yararlı bir araç” işlevi görür.
Kitap, Sert’in doktora tezinin gözden geçirilmiş ve bazı bölümlerinin yeniden yazılmış hali. Sert, “edebiyat devrimi” nitelemesini gerekçelendirmek için titiz bir araştırma yapar. 1930’lardan 1950’lere kadar dönemin gazetelerini ve edebiyat dergilerini tarar. Devrimin ideolojisini üreten aydınların, bürokratlarının ve siyasetçilerinin “edebi” eserlerini inceler. Metinleri karşılaştırmalı olarak değerlendirir. Böylece alfabe ve dil devrimlerinin, edebiyata ne denli tesir ettiğini saptamaya çalışır.
“Medeniyet Değiştirme”
Kemalizm, “gecikmiş” ve “aceleci” bir modernleşme projesidir. Gaye; farklılıkların ortadan kaldırıldığı tek-tipleştirilmiş bir toplum yaratmak ve Doğu medeniyetinden Batı medeniyetine geçmektir. Bu geçiş; giysilerden ölçülere, inançtan eğitime kadar her sahada görülebilir olmalıdır. Elbette dil de bu geçişten muaf değildir. Dil mevzuunda da yapılması lazım gelen, Doğu medeniyetini temsil eden ve Arapça-Farsça kelimelerle yüklü “eski dil”in bir kenara bırakılması, Cumhuriyet’in Batı’ya dönük yüzüne uygun “yeni dil”in kurulmasıdır.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.