- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul17°C▼
- Ankara15°C
- İzmir20°C
- Konya15°C
- Sakarya20°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon13°C
- Gaziantep23°C
EĞİTİMİN BİLİŞSELİ!

D. Mehmet DOĞAN
11 Ekim 2022 Salı 00:18
Yolculuk sırasında yanıma bir genç oturdu. Sordum, “eğitimci” imiş. Görünüşüne bakılırsa, “pehlivan” demek daha uygun (bizde pehlivanlar ille de ağır sıklet olarak görüldüğü için “atletik” denilebilir). Bakışlarımdan anladı. Meğer “köpek eğiticisi” imiş!
Kelimeler bizi yanıltabilir. Açıklayıcı sandığımız bir kelime tamamen zıddı bir anlamda olabilir. Daha fenası, bizim bildiğimiz, kendi aramızda kullandığımız kelimeler sınırlı bir çevre dışında bilinmeyebilir veya yanlış anlaşılabilir.
Kelimelerle mutabakatımızı koparalı çok oldu. Dil devriminin üçüncü ve en öldürücü safhasındayız. 1. Safha 1930’ların başında idi. Kelimeler yasaklandı, yerine kullanılacak uydurma kelimeler küçük bir kılavuz olarak yayınlandı. Gazetelere bu kelimelerin kullanılması yönünde talimat verildi. Gazetecilerin “başüstüne” demekten başka çaresi yoktu.
1.Safha Cumhuriyet öncesi edebiyattan kopuşla sonuçlandı.
Şimdi dil devriminin. 3. Safhasındayız. Cumhuriyetin ikinci nesil edebiyatçıları da anlaşılmaz hâle geliyor.
Bu bir iddia değil, müşahededir! “Akademik” makalelere bakıyorum, dilde hiç bir ölçü yok. İstediğin kelimeyi istediğin gibi kullanabilirsin. Uydurulanlardan herhangi birini anlamını fazla bilmeden kullanabilirsin, hatta kendin istediğin gibi uydurabilirsin. Buradan bakınca türkçenin hiç bir kuralının olmadığını, belirsiz, tamaman keyifi bir dil olduğunu düşünmemek için bir sebep yok.
Türkçede mutabakat olmayınca, bilgide de mutabakat olmaz; fikirde ve işte de birlik olmaz. Zihnî karmaşa devam eder. Bir dil doksan yılda bu kadar büyük değişikliğe maruz bırakılamaz. Tam da Cemil Meriç’in dediği gibi: Dil perişan, mefhumlar kaypak, kelimeler köksüz…
Diline sahip çıkmayan, kurumlarına sahip çıkamaz.
İşin temelinde maarif var! Tabii şimdi “maarif” yok, eğitim var! En başta eğitim kaypak bir kelime! Bana bir yetkili “eğitim”in mânasını net olarak açıklayabilir mi?
Bu kelime “terbiye”ye karşı uyduruldu, 1935’te. Çünkü terbiye (Rab’la aynı kökten) dinle ve ahlâkla ilgili görüldü. Fakat hiçbir zaman eğitim terbiyeyi karşılayan bir kelime olamadı. Şimdi bakanlığın adındaki eğitim “terbiye” anlamına mı kullanılıyor? Peki nedir eğitim? Maarif alanındaki bütün kelimeleri karşılayan muğlak bir kelime!
Yetiştirme-eğitim, terbiye-eğitim, tahsil-eğitim, tedris-tedrisat eğitim, talim eğitim! Maarif zaten eğitim, çünkü bakanlığın adından o çıkarıldı, bu konuldu!
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.