- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
EKREM DEMİRLİ: DİN VE NESEP
Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde evlilikte dört hasletin dikkate alındığını beyan ederek, bunları asalet/nesep, zenginlik, güzellik ve dindarlık olarak zikretmiş, akabinde de 'siz dindarlığı seçin' diyerek din ile gelenek arasındaki farkı göstermişti.
27 Mayıs 2023 Cumartesi 13:36
Bu hadisi dinin vakıa ile ideal arasında şekillenen gerçekliğinin bir örneği olarak okumak mümkündür. Hz. Peygamber bir yandan insanların evlilik gerekçelerini geleneksel haliyle tadat ederken öte yandan dinde amaçlanan ideal durumu tespit ederek dindarlığın ortaya çıkardığı 'erdem' hiyerarşisine dikkatimizi çeker. Hiç kuşkusuz nesep meselesini ele almada bu hadis belirleyici bir rol oynamaz, fakat ortadaki sorunu fark etmemize katkı sağlayabilir. Nesep ve asalet hadislerde bir çok bağlamda zikredilmiş, bazen olumlu atıflarla zikredilmiş olsa bile, genellikle Arapların kibirlerinin bir göstergesi olarak takbih edilmiştir. Bu meyanda dikkate değer hususlardan birisi bizzat Hz. Peygamber'in nesebine atıf yaptığı bazı hadislerdir. Hz. Peygamber bütün nesillerde 'nikah' ile süregelen bir aile geleneğine sahip olduğunu beyan ederek bununla iftihar etmediğini söyler. İnsanların en asilinin bir yetim olarak doğmuş olması başlı başına bir paradokstur. Eski toplumlarda asalet ve seçkinlik doğumla gelen bir ayrıcalıktı. Başka bir anlatımla insanlar ruhları bakımından seçkin veya sıradan diye ayrışıyor, doğuştan eksik olan insanlar ise bir daha bu farkı kapatma imkanı bulamıyordu. 'Nesebin vermediği hasep ile elde edilmez' bütün kadim toplumların ortak kabulü sayılır. Kadim toplumlardaki bu imtiyazlı yapının bazı izleri çağdaş dünyada da görülse bile genellikle modern toplumlar, 'avam' yani sıradan insanın egemenliğine dayanır. Bu itibarla geçmiş toplumlardaki ontolojik ayrım modern çağlarda anlamını büsbütün yitirmiştir veya en azından ana akımda kendine ikna edici bir yer bulamaz. Modern çağın asalet ve seçkinlik anlayışı daha dünyevi nedenler ve kabiliyetle ilgilidir. Kadim toplumların asalet ayrımlarının bilinen en iyi örneği Hint toplumlarındaki kast sistemidir. Kast doğuştan gelen ayrıcalıkla insanların aşamayacağı toplumsal statüyü belirtir. İnsanın bulunduğu sınıfı aşabilmesi ya özel bir ahlaklanma yolu veya reenkarnasyon ile mümkündür.
Devamı: https://www.fikriyat.com/yazarlar/ekrem-demirli/2023/05/26/din-ve-nesep
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.