- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
ELİF SÖNMEZIŞIK: FETİH
-Ruzname; Kelime Günlüğü'nden-
30 Mayıs 2020 Cumartesi 14:43
“Hayatımın tek manası İstanbul sevgisidir!” (Ahmet Hamdi Tanpınar)
Epey büyük bir sözdü Tanpınar'ınki. Kalpten gelen bir fetih cümlesiydi. Hayat denilen onca detaylı, girift, belirsiz, garantisiz, sadece olacakları değil, olagelenleri dahi belirsiz olan süreci, İstanbul'un ayaklarına sermişti âdeta. Bunu yaparken de hiç gücenmemişti. Ve bu cümle, gayriihtiyari Fatih Sultan Mehmed'in, “Ey Kostantiniyye! Ya sen beni alacaksın, ya ben seni!” cümlesindeki fetih azametini hatırlatıyordu.
Tanpınar, İstanbul sevdasını -yukarıdaki istisna cümleyi bir kenara koyarsak- çok keskin sevgi sözcükleri ya da umutsuz yakınmalarla anlatmamıştı aslında. Kaybolana özlemleri, yadigârlara övgüleri her yazısına diyagonal yerleştirilmiş gibiydi. Ve cümleler bir yolunu bulup İstanbul'a çıkıyordu.
Tanpınar'ın nesirlerindeki İstanbul'a dair endişeli gerçekçilik, sık sık Yahya Kemal'i hatırlatıyor. Boşuna olmamalı. Tanpınar, Yahya Kemal'den bağımsız olabilen, ama onun üzerindeki tesirinden gocunmayan bir sanatçıydı. Belki, Yahya Kemal'i de İstanbul'a dönebilen bir adam olduğu için sevdi. Ya da İstanbul'u Yahya Kemal'den mülhem sevdi... Yine de İstanbul'a bunca sevginin asıl kaynağı ne ise Tanpınar'la sırlandı.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.