- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
EMİN DEDE'NİN DE ARTIK BİR TAŞI VAR
3. Selim'den günümüze uzanan ney-meşk zincirinin önemli bir halkası olan Neyzen Emin Dede, vefatının 67. yılında Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'nde sohbet, konser ve sergi açılışından oluşan bir programla anıldı.

Hattın ve Mûsikînin üstadı
1883 yılında İstanbul'un Tophane semtinde dünyaya gelen Emin Dede, ilk hat dersini ortaokul eğitimi sırasında ağabeyi hattat Ömer Vasfi Efendi'yle birlikte Fevziye Rüştiyesi öğretmenlerinden aldı. Emin Dede, derslerinde süreklilik göstermemesine rağmen hat sanatını en önemli inceliklerine kadar öğrenir, büyük sanatçıların yazılarını aslından ayırt edilemeyecek şekilde yazarak ustalığını gösterir. Bu başarısı "Yazıcı" soyadını almasına vesile olur ve Erkân-ı Harbiye Dairesi'ne hattat olarak atanır. Hattı bir memuriyet olarak sürdüren Dede, bunun dışında fazla eser vermez ve öğrenci de yetiştirmez. Ancak durum ney'de farklıdır. Küçük yaşta Hafız Haşim Efendi, Galata Mevlevihanesi kudümzenbaşısı Raif Efendi ve Ahmed Celaleddin Dede'den dersler alır. İlahi ve mi'raciyeleri Karabaş Dergâhı Şeyhi Hobcuzade Ahmed Efendi'den, Hamparsum notasını Rauf Yekta Bey'den, batı notasını ise Neyzen Şevket Gavsi Özdönmez'den öğrenen Emin Dede daha on üç, on dört yaşlarındayken Galata Mevlevihanesi serneyzeni Aziz Dede'den dersler almaya başlar.
Zengin bir musiki bilgisine küçük yaşlarda erişen Emin Dede bir zaman sonra Galata Mevlevihanesi neyzenbaşılığına getirilir. Musiki yoluyla bir geleneğin ve kültürün çağlar boyunca aktarılacağının bilinciyle çok sayıda öğrenci yetiştiren Emin Dede'nin meşk ettiği talebeleri arasında Halil Dikmen, Halil Can, Hafız Kemal Batanay, Hakkı Süha Gezgin, Cafer Bey, Emin Kılıçkale, Hayri Tümer ve Bahriyeli İbrahim Bey gibi usta neyzenin ney tavrını bugüne taşıyan isimler bulunuyor.
'Mûsıkîmizin son büyük temâdîsi ve ustası'
Dr. Fahri Celâl Göktulga, vefatından iki yıl sonra yazdığı satırlarda üflediği neyden daha narin görünüşe sahip zarif bir Mevlevi olan Emin Dede'yi şöyle anlatır: "Emin Dede mûsıkîmizin son büyük temâdîsi ve son ustasıdır; fakat o aynı zamanda tam mânası ile hâlis bir Türk idi de. Zannederim hiçbir ihtirâsı, pul fikri, hattâ otomobil gürültüsü bile evinin huzûruna giremedi. Üstü halılarla örtülü sedirlerde diz çökülür oturulurdu. Sokak kapısının önünde pabuçlar çıkarılır, terlikler giyilirdi. Orada elektrik ampulleri bile birer kandil tevâzuu ile titrerdi. O evde sesler mûsıkî, rüzgârlar beste, muhâvere edep, ziyâretçiler tevâzu sâhibi idiler..."
27.02.2012 Zaman
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.