09 Kasım 2025
  • İstanbul15°C
  • Ankara8°C
  • İzmir16°C
  • Konya9°C
  • Sakarya14°C
  • Şanlıurfa17°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep11°C

ERBAY KÜCET'TEN: TİYATROCU DEVLET OLUR MU?

Son günlerdeki tartışmaya bir de biz el atalım dedik. Son günlerin en popüler konusuna değinmek istiyorum bu yazımda. Ülkemizin son yıllarda yaşanılan ve siyasi irade ile çatışan konulardan söz edecek değilim.

Erbay Kücet'ten: Tiyatrocu Devlet Olur mu?

Yıllardır düşünür dururdum. Devlet tiyatroları neden var? Sorunun cevabını bir türlü veremezdim. Ama ufacık aklımla bu işte terslik var derdim. Devlet tiyatrolarına sezon zamanlarında minnacık bedellerle giderim. Salonlar kışın sımsıcaktır. Koltuklar rahat, vestiyerler temiz, karşılayanlar simokinli, oyun başlar ön tarafa bedavacılar davetiyeler ile gelirler. Çıkışta kürkleri karışan hanımefendilere bile rastlarsınız. Halk nerededir bir türlü göremezsiniz. Ben Ankara Altındağ’da yetiştim. Orada da adı Altındağ olan bir devlet tiyatrosu vardı. Çevreden gelenler olmaz, Çankaya’dan son model araçları park edince görürdük tiyatro müşterilerini. Devlet yaparsa böyle yapar elbette. İyi niyetli devlet varoşlardaki vatandaşının kültürel seviyesini yükseltmek ve kaval çalan ile saksafon çalanın oylarını eşitlemek adına bir takım girişimlerde bulunmuştur. Ama gel gör bu kavalcı vatandaşlar ısrarcıdırlar tiyatroya adım atmazlar ne yapsın Çankaya’dan gelenler devletine sahip çıkarak salonları doldurmaktadırlar.

Devlet tiyatro yapar mı, yapmaz mı veya yapmalı mıdır? derseniz benim kısa ve öz cevabım “Olmaz, yapamaz, yapmamalıdır” olacaktır. Sanat halk için yapılmalıdır tezini lise yıllarından beri münazara eder dururuz. Şimdi sanatı devlet için yapalım diyerek kendimi inkar edemem. Komünist sistemlerde sanat ve edebiyat devletin ideolojisine yardım ve yataklık etmiştir. Bunu yakinen müşahade ettim. Yazıcılar için devletin evler inşa ettiğini gördüm. Adına da “İcad evi” demişlerdi. Türkiye Cumhuriyeti ilk yıllarda devlet-vatandaş ilişkisini daha iyi sürdürmek için böylesi bir tutuma girerek sanatçı yetişmesi adına bu tür yardımları yapmış olabilir. Ancak köprünün altından çok su aktı. Artık zaman o zaman değil. Sanat ve sanatçı bugün ülkemizin en ücra noktalarında bile karşılığını buluyor. Hatta en ücra dediğimiz yerlerde bile tiyatro faaliyetleri sürmektedir. Bazen televizyon kanallarının programlarında köylerimizde kadın tiyatrocuların oyun sergiledikleri haberlerine bile rastlıyoruz. Yani devlet tiyatro yaparken, tiyatrocular yetiştirirken eşit olmalı ve diğer sanat dallarına da aynı minvalde destek vermeli diye düşünüyorum ama bu düşünce de yanlış. Sanat özgür düşünmelidir. Özgür olmayan sanat ve sanatçının topluma vereceği kısıtlı olur ve düzgün şeyler olmaz. Ancak bizimkiler hem devletten yüksek maaş, hem de devlete hakaret etmeyi sanat olarak gösteriyorlar. Ama halkımız yutmuyor artık. Annem rahmetli “Oğlum maaş alır devletten, yedirmez korkar avrattan. O da bulsun yetiştirdiği evlattan.” derdi. Taksim meydanında, İstiklâl Caddesi’nde yürüyenleri görünce aklıma gelenleri sıralayıverdim birden. 

Sözde değil, özde sanatçılara selam olsun.

www.ankarameydani.com

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.