08 Kasım 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara15°C
  • İzmir16°C
  • Konya14°C
  • Sakarya15°C
  • Şanlıurfa21°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep17°C

ERCAN YILDIRIM'DAN: ABDURRAHİM KARAKOÇ'TAN MİHRİBAN ANISI

Nasuhi Güngör o zaman sene 1997’de Yeni Şafak haber müdürü idi. Ben coğrafya okuyordum ama gazeteci olmak istiyordum.

Ercan Yıldırım'dan: Abdurrahim Karakoç'tan Mihriban Anısı

Duruşundan, konuşmasından tabi “Mihriban”ı yazan kişi olduğu pek anlaşılmıyordu.
Zaman zaman Mihriban’ı sorardık, o da bunlara cevap vermezdi, geçiştirirdi, hatırlamak istemezdi. “Siz benim diğer şiirlerime bakın” derdi. Yani tüm şairlerde olduğu gibi tanındığı şiirleri geçmek isterdi. Ya da birkaç şiire sıkışmış şair olarak anılmak istemezdi. Hele ki “aşk şiiri”ne takılınmasını hiç istemiyordu zannımca.
Gazete yazarlığındaki gibi siyasal, sosyal şiirlerini önemser, onların mühim olduğunu telkin ederdi.
Birgün abi dedim. “Lambada titreyen alev üşüyor”ü nasıl yazdın dedim.
İşin açığı beklediğim cevabı alamadım.
Neyi bekliyordum ki? Okur işte!
“Evde oturuyorudum, tabi elektrikler yok, lamba var. Ufak bir esinti de o alev de titriyordu, oradan yazdım” gibi bir cevap vermişti.
Şiire baktığında zaten başka bir ihtimal yok ama sözün gücü bizi bu tür hakikatlerle yüz yüze getirmek istemiyordu.
Buna rağmen özü sözü bir şairlerden biriydi, en azından benim tanıdığım kadarıyla.
Ben her zaman yazarın özel hayatı ile ürünü arasında fark görmek istemem. Ama ürün bazen yazardan bağımsızlaşabiliyor. Bu sorumdan itibaren yine Karakoç abi geldi, sohbet ettik, onun iğnelemelerine güldük ama hiçbir zaman “Mihriban”ı aklıma getirmek istemedim. 
Yazarken başka türlü oluyor insan demekki...
Sözün gücü insanın gücünü aşıyor çoğu zaman.
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.