- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
EROL GÖKA: ACİZLİK ENDİŞESİ SALGINI
Avrupalıların ‘bir tehdit altında ama riski olmayan bir dünyadan, tehdidi kalmamış ama riskli bir dünya’ dönemine girdiğimizi anlamaları için acaba daha kaç yıl geçmesi gerekecek?
26 Temmuz 2018 Perşembe 11:03
Düzensizliği meydana getiren çok sayıda unsur var. Felaketlerin hepsi tabii ki aynı anda gelmeyecek, pek çoğu mantıksal bir zincir gibi belki birbirine bağlanmayacak ama geleceği tehdit ederek ve asgari bir düzen ümidini ortadan kaldırarak bizi yeni bir ortaçağa taşıyacak. Öyle bir ortaçağ ki milliyetçilerin değil, kabilelerin egemen olduğu bir ortaçağ; toprak, kan ve kimlik sorunlarının yeniden gündeme geldiği bir ortaçağ.” Fransız işadamı ve yazar Alain Minc’in “Yeni Ortaçağ” kitabından bu sözler. Benzeri tespitleri 2002’de vefat eden bir başka Fransız düşünür Michel Henry, 1996’da söylüyor, yaşadığımız dünya tablosuna “Barbarlık çağı” diyordu. Henry’nin gerek adlandırması gerek teşhisi benim düşünceme çok daha yakın. Zira Minc’in “ortaçağ” dediği ve toptan reddetmeye meyyal olduğu dönem, Müslüman dünyanın temsilcisi olarak Osmanlı’nın sahne aldığı zamanlar ve insanlık tarihi açısından bakıldığında birçok müspet nokta ihtiva ediyor. Ayrıca Henry, Minc’in önemsemediği kutsalın yok oluşunu ve teknolojik aklın kutsallaştırılmasını dert ediyor:
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.