- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
EROL GÖKA'DAN: KÜRTLERİN İKİNCİ “TEK PARTİ DÖNEMİ”!
Osmanlı iktisadi sistemi üzerine allameliğini tüm dünyanın kabul ettiği Mehmet Genç Hocaya göre, Osmanlı'nın kapitalizme yönelmemesi, gelişmeleri fark edememesinden değildi.
27 Ağustos 2015 Perşembe 11:06
Çok iyi yetişmiş Osmanlı bürokrat ve münevverleri, dünya görüşlerine uymayacağı, adaletsizliklere yol açacağı düşüncesiyle bu yoldan ilerlemeyi bilerek reddettiler. İmparatorluğun varislerinin modern ulus-devlet anlayışındaki sakatlıkları da görmemeleri düşünülemez. Bu anlayışın eninde sonunda, “her etnisiteye bir devlet” fikrine neden olacağını, ayrılıkçı fitneden başına birçok bela gelmiş Osmanlılardan daha iyi bilecek kimse de yoktur.
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı bakiyesi bir coğrafyada yine Osmanlı bakiyesi bir toplum tarafından kuruldu. 1924 Anayasasında cumhuriyeti kuran insanların “Türk” ıtlak olunacakları ve bununla asla bir ırkın kast edilmediği beyan olundu. Toplumun etnik bakımdan ekseriyetinin ve omurgasının “Türk” olması değildi bunun ana nedeni. Osmanlı tecrübesini, etnikçiliğin ve sekülerliğin yıkıcılığını bizzat yaşamış olan kurucu akıl, enine boyuna düşünmüştü. Etnik bir karşılıktan ziyade “Müslüman”la aynı anlama geldiği için “Türk” kavramında karar kılmışlar, “Türk” kavramının asla bir ırka izae edilemeyeceğini üzerine basa basa söylemişlerdi. Osmanlı coğrafyası halkları nezdinde de kendilerine “Türk” denmesinin güçlü bir toplumsal geçerliliği ve meşruiyeti olduğunu başta Kemal Karpat olmak üzere araştırmacılar belirtiyorlar. Sevr'e “hayır” diyen ama Lozan'a olumlu tepki veren Kürt ileri gelenlerini bu çerçevede anlamak gerekir.
Uzun lafın kısası, sorun, Cumhuriyetimizin kuruluş ilkelerinde ve 1924 Anayasasında değil, 1927'den sonraki yukarıdan aşağıya etnikçi, seküler resmi ideolojiye dayalı, tek biçimli bir “ulusal kimlik” inşası ve dayatmasındaydı. Maalesef “Türk” adı, tarihi ve dini manasını tedricen yitirerek, etnik bir indirgenmeye maruz bırakıldı. Bunu böylece bilmemiz, tarihe karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiz için şart.
Devamı için: http://www.yenisafak.com/yazarlar/erolgoka/kurtlerin-ikinci-tek-parti-donemi-2019915
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.