05 Mayıs 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara17°C

EROL GÖKA'DAN: VESAYETÇİ ZİHNİYETİN KÖKENİ

Modernleşmeye geç kalmış, üstelik onunla, bizi ortadan kaldırmak isteyen bir meydan okuma sürecinin bir parçası olarak karşılaşmış oluşumuz, birçok sorunumuzun temeli.

Erol Göka'dan: Vesayetçi zihniyetin kökeni

24 Mayıs 2015 Pazar 10:48

Modernleşmeye geç kalmış, üstelik onunla, bizi ortadan kaldırmak isteyen bir meydan okuma sürecinin bir parçası olarak karşılaşmış oluşumuz, birçok sorunumuzun temeli. Bir yanda kendini inkâr noktasına varan Batı hayranlığına dönüşmüş radikal Batıcılık, diğer yanda gerçeklerden kopartacak düzeyde nostalji üreten şanlı tarih fanatizmi arasında salınmamız bu yüzden mesela. Aynı şekilde, geçenlerde TRT-1'de Pelin Çift'in yönettiği “Gündem Ötesi” programında aslında birçok konuda benzer düşünen, Osmanlı ilk dönem uzmanı tarihçi Prof. Ahmet Şimşirgil ile dostum Türkiye Günlüğü Dergisi Editörü Mustafa Çalık'ın İttihat Terakki'yi tartışmaları sırasında, yayını sonlandıracak kadar şiddetli olan gerilimden de o sorumlu. Abdulhamid Han ile İttihat ve Terakki arasında keskin bir tercih yapmaya zorlanmamızın fay hattında, şimdiye kadar yaşadığımız birçok zelzeleye rağmen hala, ne çok enerjinin saklı olduğunun görülmesi açısından bu program, tam bir işaret fişeği özelliği taşıyordu... Bana sorarsanız, bugün kurtulmaya çalıştığımız, siyasi hayatımızda ikide bir acı darbelere yol açan, toplumun ileri gidişine set çekmeye çalışan vesayetçi sistemin, zihniyetin kökeninde de modernleşmeye geç kalmış oluşumuz yatıyor. Şöyle: 
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu'nun bakiyesi bir coğrafyada, yine imparatorluk bakiyesi ve kahir ekseriyeti Müslüman olan bir toplumsal zeminde kuruldu. Dikkatli bakıldığında cumhuriyetimizin aslında ilk anda fark edilemeyen muazzam bir açmazın üzerine bina olduğu görülüyordu. Hem kayıtsız şartsız millet egemenliğine dayanıldığı ileri sürülüyor hem de vesayetçi bir sistem öngörülüyordu. Yetişmiş insan gücünün olmaması, milletin egemenliği idealinin temeli olacak sivil toplumun zayıflığı gibi gerekçelerle, yeni devletin ancak vasilerce yürütülebileceğine hükmedildi. Bizzat Gazi'nin kendisi, “İki yol vardır. Biri bu milletin hulâsa-i âmâl ve efkârına göre yürümek, diğeri bizim fikirlerimize göre yürümektir. Şahsî kanaate göre değil, milletin kanaatini ve efkâr ve hissiyatını yoklayarak yürümelidir.” diyordu. Ama I. Meclis'teki kısa süreli demokratik bir işleyişin ardından ikinci yol tercih edildi. Güya bir an önce Batı'ya yetişmek hedefleniyordu ama demokrasi, uzak bir ideal olarak bile gündemde yer almıyordu. Onlara göre, bize en uygun, bizim için en ideal devlet ve yönetim anlayışı, tek partiye, tek lidere göre şekillenmiş vesayet sistemiydi. Vesayet sisteminin ideolojisi, bu yüzden alelacele resmi ideoloji haline getirildi. 

Devamı için: http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/erolgoka/vesayetci-zihniyetin-kokeni-2010983

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.