- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
EROL GÖKHA'DAN:KURBAN İBADETİNİN PSİKOLOJİK ANALİZİ
Modern zamanlarda, 'doğal' olmaya övgüler yağdıran, 'doğal'lığa davet eden bir anlayışa sahibiz.

Modern zamanlarda, 'doğal' olmaya övgüler yağdıran, 'doğal'lığa davet eden bir anlayışa sahibiz. Doğa, 'tabiat ana', elbette başımızın tacı ama bu 'doğallık' da ne demek oluyor?
Doğanın canına okuyan, çevre kirliliğinden, küresel ısınmadan, nükleer tahribattan, canlı türlerinin yok edilmesinden birinci derecede mesul olan modern uygarlığın ferdi olmanın paradoksu... Avını yerken göz yaşlarını tutamayan timsahlara benziyoruz. Modernlik, yalnızca doğayı değil kültürleri de yok ediyor, dünyayı tek biçimli bir hale getirmeye çalışıyor. Modernliğin kültür düşmanlığının, diğer kültürleri yok ederek insanlığı kendisine mahkum etmeye çalışmasının da payı var doğalcılığımızda. Doğaya ve doğallığa düşkünlüğümüz, modernliğin kültür katliamlarını görmemize engel oluyor, bu arada hiç fark ettirmeden bizi de suçuna ortak ediyor.
Aslında biraz düşündüğümüzde 'doğal' sözünün muhtevasında, öyle tutup göklere çıkaracağımız bir insan ve toplum vaadi olmadığını görürüz. 'Doğal' denilen yaşamda insan korkuların egemenliğindedir ve her yönden ciddi bir tehdit altındadır. Doğal durumdaki insan, zor durumda ve korunma ihtiyacı içindedir. İnsanı insan yapan, doğallığı değil kültürüdür. Nasıl insan olduğumuzu, bugün modernlik karşısında ne yapmamız gerektiğini anlayabilmek için kültür üzerine düşünmeliyiz.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.