19 Mayıs 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara20°C

ERSİN ÇELİK: HAKİKATİN MÜCADELESİ: TÜKENİYORUZ!

Son birkaç yıldır dilimizde ve daha çok sosyal medya aracılığı ile hemen önümüzde olan bir kavram var: “Dezenformasyon.”

Ersin Çelik: Hakikatin mücadelesi: Tükeniyoruz!

13 Şubat 2024 Salı 10:48

Kökeni Fransızca, kısaca “bilgiyi çarpıtmak” demek. Bir münakaşada taraflardan biri “çarpıtma” der ya hani, öyle bir durum gelebilir akla ama değil. Çok daha fazlası. Anlık bir tepkinin ötesinde, kastı ve kurgusu olan bir çarpıtma söz konusu.

Dezenformasyon kavramı, Wikipedia’da TDK’ya dayanılarak şöyle genişletilmiş: “Yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgi; bilgi çarpıtma anlamına gelir.”

 
Bu durumda kasıtlı olarak çarpıtma gibi, çarpıtılmış bilgiyi, bile isteye yaymak da dezenformasyon oluyor. Farkında olmadan yaymaya da “mezenformasyon” deniliyor. İletişim Ansiklopedisi sitesinde mezenformasyon şöyle tanımlanıyor: “Yanlış veya yanıltıcı bilgilerin kasıtsız olarak gerçekmiş gibi sunulmasıdır.”
Bilginin çarpıtılması ve yanıltıcı haliyle yayılması, internet çağını yaşayan günümüz insanlığının gündelik yaşamdaki en ciddi problemlerinden. Ancak meseleye sadece sosyal medyadan film şeridi gibi akan, birkaç saat sonra unutulan sahte içerikler ve bile isteye okuduğumuz manipüle edilmiş haberler üzerinden bakmamalıyız. Sosyal medya mecraları, “dezenformasyon” ve “mezenformasyon” düzeninin hem üretim hem de tüketim merkezleri aynı zamanda.
“Düzen” derken şöyle açayım: Milyarlarca insan, “kullanıcı” kimlikleriyle iletişim, etkileşim ve kaos denkleminin unsurları haline bu mecralarda getiriliyorlar. Haliyle dezenformasyona uğramış içerikler de gündelik yaşamın bir parçası oluyor. Doğru olmayan içerikler, sürekli maruz kalma sonucunda kullanıcılarda, “istenmeyenden” kabul edilen ve bir şekilde makul görülen bir iletişim gerçeğine dönüştü. Sosyal medya bir yanıyla da çarpıtmanın meşruiyet alanını inşa etmiş oluyor.
 
Bu kısır döngüden çıkmak ve düzene teslim olmamak artık çok güç. Çünkü platformlar, kabul etmeseler ve önlem alıyormuş gibi görünseler de “çarpıtma döngüsü”nden besleniyorlar. Fiziki sınırların yok sayıldığı, devletlerin, anayasaların pasifize edildiği “internet dünyasında” durum her geçen gün bir çıkmaza doğru gidiyor. Türkiye’nin de hem devlet hem toplum olarak enerjisini sömüren bu sultayı ancak hakikatin gücü ve etkisiyle alt edebiliriz.
 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.