- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
FATMA BARBAROSOĞLU'NDAN: YOZLAŞMA HİKAYESİ OLARAK “EDEBİ KAMU”...
Dünya küreselleşip, tüketim kültürü sınır tanımaz çılgınlıkta ilerlerken edebiyatta da türlerin arasındaki keskin duvarların yıkılışına tanık oluyoruz.
06 Mart 2015 Cuma 10:16
Sadece hikaye ile romanın, anlatı ile şiirin sınırları birbirinin içine dahil olmakla kalmıyor, gerçek edebiyatçı ile edebiyatçı gibi olanın birbirine karıştırıldığı bir “piyasa” egemen oluyor. Üstelik tıpkı kötü paranın iyi parayı kovması gibi yazarımsılar, yazarları edebi kamunun dışına itiyor. Kitapların raf ömrü yakında sadece bir kaç saat olabilir.(Rafa çıkma şansı olmayan kitapların kederi başka bir yazının konusu olsun.)
Sennet, Sanayi İnkılabı’ndan sonra hızla göç alan şehirlerde bir kimlik sorununun ortaya çıkmasından bahisle, kimlik sorununun rol yapma ile aşılmaya çalışıldığına dikkat çeker. Daha önce asiller ve asil olmayanlar olarak toplum dikey bir bölümlenme içinde seyrederken, kişinin kimliği aile şeceresinden şekilleniyordu.
Şehirlerin yoğun göç alması ile birlikte karşıdan gelenin kim olduğu bilinemez olduğunda, tanınma rol üzerinden gerçekleşemeye başladı. Prenses ya da kontes olmak önemli değildi artık, prenses gibi davranmak, kontes gibi davranmak önemliydi.
Devamı için: http://www.yenisafak.com.tr/yazarlar/fatmakbarbarosoglu/yozlasma-hikayesi-olarak-edebi-kamu-2008285
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.