- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul17°C▼
- Ankara18°C
- İzmir22°C
- Konya19°C
- Sakarya19°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep24°C
FURKAN MÜLAYİM'DEN: TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİNE GİRİŞ
Osmanlı devleti batılılaşma hareketinin ilk belirtileri lale devrinde olduğunu söylenebiliriz. Daha sonra Fransız devriminin olduğu sene tahta çıkan III. Selim’in Nizam-ı Cedit ilanıyla devam eden batılılaşma çabaları, II.

Batılılaşma bu toprakların müzmin sorunu, bu sorunun yüzyıllardır devam etmesi 2013 Türkiye’sinde hala tartışılıyor olması, soruna dört başı mamur bir cevap bulunamadığını gösterir.
Mehmet Doğan’ın Osmanlı Devletinin son dönemiyle başlayan ve Cumhuriyet döneminde devam eden, batılılaşma konusunda yazdığı “Batılılaşma İhaneti” kitabı, bu eksende düşünülecek diğer kitaplarına bakıldığında mevzulara bir de “buradan” bakmanın gerektiğini söyleyen eserlerdir. Yeni çıkan “Türkiye Cumhuriyet Tarihine Giriş” kitabı da bu çerçevede görülmesi gereken bir kitaptır.
“Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş” eseri giriş, kronoloji, dokuz bölüm ve eklerden oluşan bir kitap olarak yazar yayınlarından çıktı. Mehmet Doğan, kitaba yazdığı sunuş yazısında “Türkiye Cumhuriyet Tarihine Giriş, bu konuda sayısız kitap okumuş bir meraklının öncelikle kendi merakını gidermek için hazırladığı bir kitap” olduğunu belirtir. “Batılılaşma İhaneti”nin yazarı, batılılaşmanın bir “mağlubiyet ideolojisi” olarak değerlendirir. Cumhuriyet Tarihine Giriş bu mağlubiyetin tarihsel süreçte nasıl gerçekleştiğinin bir dökümünü sunar. Batılılaşmaya giden yolun serüvenini anlatır.
Farklı yerden bakmak tarih yazımında elzem bir duruşu sergilemek ihtiyacının bir sonucudur. Kurucu kadronun dokunulmazlığı, Cumhuriyet tarihi, özelde Kurucu hakkında yazanların yazdıklarında asgari hassas davranmalarına ve bu konu hakkında söyleyeceklerine “çekidüzen” vermelerini beraberinde getirdi. Cumhuriyet tarihi hakkında yazanların kullandıkları dil hep “ihtiyatlı” olmuştur.
Kitapta dindar kesimin Cumhuriyetin kurulmasında oynadığı rolü, yaptığı yardımı ve sonrasında yaşadıkları zorluklar konusunda verdiği bilgiler ibretliktir.
Kitapta I. Meclisin 350 vekilinden 78’inin medrese mezunu olduğu, Milli Mücadeleye katkı sunması için çağrılan M. Akif’in “İslam Şairi” sıfatıyla davet edildiğine, Harp sırasında askeri bakımdan ihtiyaç duyulan malzemenin temini için “Tekâlif-i Milliye” denilen daha önce benzeri bulunmayan mükellefiyetler getiren kanunu yükümlülüklerin ifasının kazalarda Müftüler, köylerde İmamlar eliyle yapıldığını, İngilizlerin din adamlarının manevi destek dışında doğrudan mücadeleye katılmasından şaşkınlığa düşüp, camileri, mescitleri ve tekkeleri takip ve kontrol altına almaya çalışmalarına kadar birçok bilgiyi derinlemesine bulmak ve Cumhuriyetin ilk devresinde “Aşırı Dinci” insanların nasıl katkılar sunduğunu görmek mümkün. Milli Mücadelenin “ne” olduğunu, kimin eliyle kazanıldığını, nasıl başarıya ulaştığını anlamak için bu hususun derinlemesine anlaşılması gerektiğini söylemek zaittir.
“Türkiye’nin zıddına dönüşümü olarak tarif edilecek eksen değişikliği bütün dünyada hissedildi. Müslüman toplumlar atıf merkezlerinin çöküşünü hayal kırıklığı ile takip ettiler.” Yüzyıllardır İslam dünyasına liderlik yapmış olan Osmanlının çöküşü, yerine gelen Cumhuriyet idaresinin, İslam’a ve İslam dünyasına bakışındaki geçirdiği değişimden sonra yaşananlar büyük bir zihinsel travmaya yol açtı. Bu değişim, İslam dünyası diye bir dünyanın bir daha bir araya gelmeyecek şekilde ayrılması anlamına geliyordu.
Her farklı bakışın Cumhuriyet kadroları tarafından “hainlik” olarak görülmesi, anlamını yitirdi. Gelinen noktada bu tarz söylemlerin “gerçeği” örtemediğini söyleyebiliriz. Yeni bakışlarla tarihi gerçekleri söylemek, yazmak ve tartışmak kayıptan çok kazanç olduğunu görmek gerekir. Bu minvalde okumaların genişleyip yayılması tarihi “doğru eksenine” oturtmak anlamına gelmektedir. Her farklı söylemi cezalandırmak bilginin derinliğini kaybetmesi olarak görülmelidir.
Kitapta yapılmak istenen artık gerçekliği saklanmayacak kadar aleni olanı ortaya koymaktır!
“Türkiye Cumhuriyeti Tarihine Giriş” daha önce yayınlanmıştı. 28 Şubatın döneminde müstear isimle yayınlanan kitabın takibata uğradığını söylesek, mahkemelik oluğunu belirtsek, kitabın okunması için yeterli neden olmasa da merak konusu haline getirebilir!
Hece Dergisi
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.