- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul20°C▼
- Ankara18°C
- İzmir20°C
- Konya17°C
- Sakarya23°C
- Şanlıurfa25°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep22°C
GÖKHAN ÖZCAN'DAN: HAYATIN KIRILMA ANI
İnsanın en temel yanılgılarından biri her şeyin mevcut haliyle devam edip gideceğini zannetmesi... Ancak duygularımızı temelinden sarsan büyük kırılma anlarında bunun böyle olmadığını farkediyoruz.

Sıradan bir günün yine tedirgin edici bir deprem haberiyle bölündüğü saatlerde yazıyorum bu satırları. Televizyon ekranlarında deprem anının görüntüleri var. Duvarlar sallanıyor, eşyalar yıkılıyor, insanlar panik içinde binaları terketmeye çalışıyorlar. Bir anne kundaktaki bebeğini deprem gerçeğinden kaçırmaya çalışıyor. Yüzlerinde artık neredeyse hepimize tanıdık gelen o ifade... İçinde korku olan, şaşkınlık olan, çaresizlik olan ve toplandığında bundan daha fazlası eden bir ifade... Her şey kendi normalleri içinde akıp giderken, birden, hiç beklemediğimiz anda, bütün kırılma ihtimallerini yine tamamen unutmuşken biz, hayatın orta yerinden kırılıvermesi ile ilgili bir şeyler de var o ifadenin içinde. Yüzlerine o ifadenin gelip yerleştiği bütün o insanlar için belli ki hiçbir şey artık eskisi gibi olmayacak. Hayat, aslında ne kadar kırılgan bir gövdeye sahip olduğunu acı biçimde hatırlattı onlara. Yaşadığımız her şeyin aslında elimizden kayıp düşmeye ne kadar yatkın olduğunu bir daha hiç unutmayacak, unutamayacaklar.
Hayata dair her şeyin bize söylediği şeyler var. İnsanların yaşadığı her halin, yaşayanlar için de, şahit olanlar için de bir aşikar olan, bir de aşikar olmayıp derinlerden akan hikayesi var. Bugün yaşanan acılar çok büyük... Ama zaman bu noktada takılıp kalmayacak. Hayatın yeni 'an'larında yaşamaya devam edecekler. Ama kaldıkları yerden değil, bir başka yerden başlayacaklar. Çünkü onlar artık hayatın her anında bir kırılma ihtimali bulunduğunu bilecekler. Varlığına sımsıkı sarıldığımız her şeyin son tahlilde özünde bir yokluk taşıdığının idrakinde olacaklar.
Her büyük sarsıntı, şeksiz şüphesiz inandığımız hayat gerçekliğinin gövdesine kazınmış bir soru işaretidir. Bu soruya bir cevap bulabilirsek, hiçbir sarsıntının yıkamayacağı asıl gerçeğe de ulaşmış oluruz.
24.10.2011 Yeni Şafak
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.