06 Mayıs 2024
  • İstanbul11°C
  • Ankara8°C

GÖKYÜZÜ KUNDAĞI’NDA BÜYÜYEN ŞİİRLER

Gökyüzü Kundağı, Yunus Emre Altuntaş’ın ikinci şiir kitabı. Kitap, Ebabil Yayınlarından çıktı. İlk kitabı Huzursuz Rabıta da Ebabil Yayınlarından çıkmıştı.

Gökyüzü Kundağı’nda Büyüyen Şiirler

26 Mart 2019 Salı 11:20

Yunus Emre Altuntaş, ilk şiirlerini yayımlama gayreti içerisine girdikten hemen sonra kendi adından söz ettirebilmiş ve şiirdeki istikrarını şiirin kamusal alanına gösterebilmiş şairlerdendir.

Gökyüzü Kundağı, hem şiir merdiveninin ikinci basamağını emin adımlarla çıkmayı göze almış bir şairin kitabı olması bakımından hem de kendi duruşunu sağlamlaştırma girişimlerinde bulunmuş olması bakımından dikkat çekicidir. İmge kullanımı, düz ifadeler içerisine yerleştirilmiş şiir inceliği barındıran ve titizlik gerektiren söz dizinleri, imaj ve imge arasındaki sadeliğe yaslanan denge Yunus Emre Altuntaş’ın sürdürebilirlik gösterdiği işçilik örneklerindendir diyebiliriz. Bunları yaparken Altuntaş’ın sıradanlaşma tehlikelerine karşı yer yer iyi dokunuşlarla sadeliği bozmadan yahut siyasal/slogancı gözüken söz dizinlerini ustalığa evirerek şiirde ilerleyişleri dikkat çekicidir.

“Evet, bir bakıma o da yalın hayatın gerekçesidir

Gören göze, işiten kulağa dünya neyi vaadetmişse

Alışkanlık bu ya o da almıştır az biraz kendince.” (s. 14)

Mesela yukarıda örneklem olarak ele aldığımız dizelerde görünürlüğüne vurgu yapmaya çalıştığımız işçilik ile şiir inceliği arasında sadeliği barındırması Altuntaş’ın şiirdeki başarısını gösterir mahiyettedir. Daha önce de ifade etmiştim; Altuntaş imgesellikle konuşan özne arasında da bir şiirsel illiyet bağını işaretliyor bize. Okuru çekici yerlere yönlendirirken şiirin kendi konumlanmasını da elde tutarak dizelerin zayıflamasına yahut şiirin geneline marazi bir bakışın kaymasına engel olmayı başarıyor.

“İpini eğir usuldan çıkrığına türkü çığır bozlak havasına sarılmış, kur saatini hadım edilmiş zamanlara, şiiri yut ve ardına yaslan gelmeyecek olanın ardından bakan gözler gibi, kabart yuvalarından ve ağır aksak yaşamayı yedir havanda, simyayı hisset çöllerden denizlerden dağlardan nehirlerden aşır aklını kucakla ve seğirt ardın sıra yücelt içindeki inkılâbı adına bir şey ekleme zuhuratı takip et, inince rüya şehrine senin sen olduğunu bileni bul… ki mahşerini ağrıtmasın yalnızlığın.” (s. 13)

Bu şiirsel dize şeklinden arındırılmış şiir dizelerinde de politik bakışın, şiirle toplumcu şiir benzeri bir alakanın ilişkilendirilmesi şiirdeki yüksek sesle konuşan bir konuşan özne örneği bakımından çekici bir sesle okurun dikkatine sunulmaktadır. Yunus Emre Altuntaş şirinde bunun gibi ilerlemelerin daha da kuvvetleneceğine ve şiir ustalığının, işçiliğinin alanlarının giderek açılacağına inancımız tamdır. Altuntaş, şiirindeki ses ve şiir işçiliğini şimdiki zamanının kötülüklerine de başkaldıran bir sosyal gerçekçi şair edasıyla seslenmeyi baştan beri şiar edinmiştir ve bu sesini estetiksel dil bağlamında daha da yükselteceğe benzer. Bundaki başarısını da zaman ilerledikçe hep birlikte göreceğiz.

“Geçen Biko’yu Kudüs’te görmüşler

Sesinden bilenmiş çocuklar saçıyorken ortaya

Yirmileş cani baş edemiyormuş.” (s. 19)

 

Vural Kaya

19.03.2019, Star Gazetesi

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.