- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
08 Kasım 2025- İstanbul17°C▼
- Ankara8°C
- İzmir16°C
- Konya11°C
- Sakarya14°C
- Şanlıurfa17°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep17°C
GÜLAY GÖKTÜRK'TEN: AYGÜN HÂLÂ BİR REHİNE
İnsanların nasıl bu kadar acımasız olabildiğine şaşırıyorum. Ve nasıl olup da bu kadar net olan bir durumu görememelerine...

Biraz empati...
İşte o noktadan itibaren, yapabilecekleri tek şey Hüseyin Aygün'ü bir an önce bırakmak ve Aygün kanalıyla kamuoyuna, eylemin yarattığı büyük tepkiyi söndürmeye yarayacak "olumlu" mesajlar iletebilmek...
Eylemi merkezin haberi olmadan, birtakım yerel unsurların yapmış olduğu masalı vermek istedikleri mesajlardan biri... Tabii bir de bu yerel "savaşçıların" aslında barış isteyen, evine dönmek için can atan körpecik delikanlılar olduğu imajı da yaratılabilirse yükselen öfke bir nebze düşürülebilir.
Peki Hüseyin Aygün bu oyuna neden alet oluyor?
Bu sorunun cevabını bilmek için ne politikacı ne istihbaratçı ne de stratejist olmaya gerek var.
Birazcık insan olmak yeter.
Biraz empati yeteneği olan her insan, şu anda karşımızda konuşan kişinin tanıdığımız Hüseyin Aygün değil, bir rehine olduğunu anlar.
Bugün Aygün'ü PKK propagandası yapmakla suçlayanlar, El Kaide'nin rehin aldığı Batılı askerlerin ya da gazetecilerin video görüntülerini hiç mi izlemediler? Ben, onların korku ve çaresizlik dolu gözlerini kameraya dikip "Bana çok iyi muamele ediyorlar; haklı davalarına ben de inandım" diye konuşmalarını dinlerken ne hissediyorsam, bugün Aygün'ü dinlerken de aynı şeyleri hissediyorum.
Evet, Aygün şu anda bir rehine. Bırakılmış olsa da rehine. Çoluğu çocuğuyla birlikte her zaman açık bir hedef olarak bu topraklarda yaşamaya devam etmek zorunda olan bir baba, bir eş, bir insan... O bize bunu söyleyemez, ima bile edemez. Biz anlamak zorundayız. Anlamak ve anlayışla karşılamak...Bizse onu çarmıha gerdik bile...
Tek tek cümlelerinin hesabını soruyor; partisinden attırmaya çalışıyor; hain muamelesi yapıyor; hatta PKK'yla danışıklı dövüş yapmakla, terör işbirlikçiliği ile suçluyoruz.
İşte ben buna şaşıyorum. İnsanların bu kadar acımasız olabilmesini, böyle zalimleşebilmesini; partilerarası rekabetin, siyasi hasımlığın insana özgü empati yapma yeteneğini bu kadar rahatça ezip geçmesini aklım almıyor.
17.08.2012 Bugün
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.