20 Ekim 2025
  • İstanbul17°C
  • Ankara15°C
  • İzmir20°C
  • Konya15°C
  • Sakarya20°C
  • Şanlıurfa26°C
  • Trabzon13°C
  • Gaziantep23°C

“HÂKİMİYET-İ MİLLİYE BAYRAMI” DA NE OLA Kİ?

D. Mehmet DOĞAN

16 Temmuz 2022 Cumartesi 11:47

Bilenler “işte 23 Nisan değil mi, aynı zamanda çocuk bayramı” diyecekler. Sonradan “ulusal egemenlik bayramı” denildiğini de ekleyecekler.

1932 yılı gazetelerine bakıyorum. Ne tuhaf 16 temmuzda “Hakimiyeti Milliye Bayramı”na rastlıyorum.

Zihnimi yokluyorum, 16 temmuza rastlayan mühim bir gün yok.

Gazetelerin 23 nisan nüshalarında 23 Nisan Bayramı veya Çocuk Bayramı ibareleri geçiyor. “Hakimiyet-i Milliye Bayramı” denilmiyor…Demek ki, daha sonraları böyle denilmiş.

“Millî Mücadele’nin Zaman Akışına baktım. Millet hakimiyeti ve demokrasi tarihimiz açısından hatırlanması gereken çok mühim bir gün var.

1922’nin 16 Temmuzunda Meclis’in İkinci Grub’unun 3 maddelik programı açıklanmış. Özü: 1. Misak-ı Millî dairesinde vahdet (birlik) ve istiklâl-i millînin istihsal ve temini. 2. Mevcut kanunların hâkimiyet-i millîye esasına göre tadil ve ıslahı. 3. Kişi hukukunun dokunulmazlığı ve muhteremliği.

Bu üç esas çok mühim. Lozan’da Misak-ı Milli’den kısmen vazgeçtik, birlik ve milli istiklâl tam temin edilemedi. 1923’den sonra mevcut kanunlar milli hakimiyet esasına göre tadil ve ıslah edileceğine, totalitarizme kayıldı. Kişi hukukunun dokunulmazlığı, saygıdeğerliği…bir kenara atıldı.

Peki bu “2. Grup” nereden çıktı?

Hani Mustafa Kemal Paşa bir sabah kalkıp, Büyük Millet Meclisi içinde uygun bulduğu mebuslardan oluşan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu’nu kurmuştu ya. Hüseyin Avni Bey Anadolu ve Rumeli Müdafaa-yı Hukuk Grubu’nun kuruluşuna itiraz etti: Meclisteki bütün meb’uslar zaten kurulan grubun programını oluşturan esas maddelerin gerçekleşmesi için çalışmaktadır. Böyle bir grubun kurulması Meclis’te bu gayeye aykırı çalışanların mevcut olabileceği intibaını doğurmaktadır.”

Yani Meclis’teki birliği muhalifler bozmadı, bizzat Meclis başkanı ihlal etti. Böylece TBMM içinde Birinci grup-İkinci grup farklılaşması meydana getirildi. Dikkat edilirse, millet hakimiyeti bayrağı da böylece 2. Grubun elinde kaldı.

Hatırlanması gerekmez mi?

            Fesuphanallah: “Mevlid”de millet hakimiyeti bayramı kutlamak!

16 Temmuz 1932 tarihli Cumhuriyet’ten okuyalım: “Bugün ayni zamanda Mevlidi Nebevidir.” (Peygamberimizin doğum günü).  

“16 temmuz bayramı münasebetile Ankara’da devair (daireler) tatildir. Ders devresinin bitmesine rağmen bir çok mekteplerde müsamereler verilecektir. Ankara bugünden elektrik ve saire ile süsleniyor. Hilaliahmer’in toplantı ve balosu için ihzarat (hazırlıklar) tamamlanmıştır.”

Bir de aynı tarihli Vakit’ten okuyalım:

“Bugün Millî Hakimiyet bayramıdır.”

“Büyük Millet Meclisi, 1-2 teşrinisani (kasım) 1338’de (1922) verdiği bir kararla saltanatı ilga etmiştir. 24 teşrinievvel 1339’da saltanatın milletin uhdesinde istikrarına (yerleşmesine) ve milli hakimiyetin kat’i surette teessüsüne (kurulmasına) ait kararın Büyük Millet Meclisi’nce kabul edildiği 12 rebiülevvel gecesi ile günü milli hakimiyet bayramı olarak tesbit etmiştir.”

Milli hakimiyet bayramı münasebetile, bugün resmi daireler tatildir. Her taraf dün akşamdan itibaren bayraklarla süslenmişti. Bugün bütün vatandaşlar Milli hakimiyet bayramını kutlulamak için saat on beşle yirmi iki arasında Halkevine davet olunmaktadır.

Bugün Türk Maarif cemiyeti namına rozet dağıtılacaktır.”

Ertesi yıl, 1933’te mevlid kandili 5 temmuzda. İşte Cumhuriyet’in haberi:

“Mesut bir yıldönümü”  ”saltanatı yıktığımız günün bayramı.”

“Teşrinisaninin (kasımın) ikinci günü vuku bulun bu mes’ut hadisenin 5 temmuzda tes’idi (kutlanması) esbabına (sebebine) gelince, padişahlığın yıkıldığı ve millî hakimiyetin ilan edildiği gün, Mevlidi Nebeviye müsadif olduğu için, Büyük Millet Meclisi, Hakimiyeti Milliye bayramının Mevlidi Nebevi günleri tes’it olunması hakkında bir kanun neşretmiştir.”

“Hakimiyeti milliye bayramı, asırlardanberi milletin başına bela olan saltanat idaresinin yıkıldığı ve onun yerine milletin kendi hakimiyetini ikame ettiği gün olduğu için tam manasile bir millet bayramı, bir demokrasi bayramıdır. O gün, kâh çocuk, kâh bunak, kâh zalim, kâh âciz bir tek adamın, bütün bir milleti kendi keyfine göre idare etmesi demek olan saltanat yıkılmış ve gene o gün, bir memleketin kendi hükümranlığı, kendi hükümdarlığı demek olan hakimiyeti milliye esası Teşkilat esasiyemizin (anayasamızın) en büyük ve mukaddes prensibi olmuştur.”

“Türk milletinin hayatında birbirini tamamlıyan şu üç büyük ve hayati hadise ve şu üç büyük bayram bir kül teşkil ederek Türkiyede inkılabı, demokrasiyi ve cumhuriyeti kurmuşlardır.

23 Nisan 1920, 2 teşrinisani 1922, 29 teşrinievvel (ekim) 1923.”

Iyd-ı Millî (milli bayram)’ın mucitleri İttihatçılardır. 1908’de meşrutiyetin ilan edildiği günü (10 Temmuz/23 Temmuz) Iyd-ı Millî olarak ilan etmişlerdir. Bu gün Osmanlı Meclis-i Mebûsân’ınca Hakimiyet-i Milliye Bayramı olarak kabul edilmiştir. Millet hakimiyeti 1908’den beri neredeyse kutsallaştırılan bir kavram, fakat aynı zamanda erişilmez bir ülkü. 29 Ekim’le milletin hakimiyeti kuruldu mu gerçekten?

Bu sorunun kısa cevabı var, fakat uzun izahlar gerekebilir.

Biz 1922’deki Hakimiyet-i Milliye bayramına gelelim…TBMM 1-2 Kasımda saltanatı kaldırmakla, cumhuriyete bir adım attı. Fakat bu aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin yıkılması anlamına geliyordu…

Osmanlı devletinin yıkılışını bayram olarak kutlamak?

Bu bayramı hem de Mevlid kandillerinde kutlamak!

Aynı yılın gazetelerinin 1-2 Kasım nüshalarına baktım, böyle bir kutlama yok.

Bu bayram kutlaması dindarların ensesinde boza pişirme faslından. Mevlidin ruhaniyetine iltica etmek isteyen Müslümanlar, laik bir bayrama karıştırılıyorlar. Mevlid gecesi hem de bir hayır kurumu Kızılay balo tertipliyor!

Gelelim saltanat-cumhuriyet mukayesesesine…

Saltanat şahıs idaresi idi, o sıralar cumhuriyet ne idaresi idi? 1950’ye kadar cumhuriyet de şahıs idaresi idi. Ne değişti öyleyse? Osmanlının son dönemi meşrutiyetti, çok partili bir sisteme öyle veya böyle geçilmişti. Cumhuriyet’ten sonra tek partiye dönüldü.

Osmanlı padişahları için sarfedilen yakışıksız ifadelere ne demeli?

Osmanlı padişahları denilince bunlar mı hatıra gelir? Osman Bey’den Kanuniye kadar neredeyse hepsi de deha sahibi padişahlar gelip geçmiştir. Birkaç arızalı isim dışında Osmanlı padişahları hakkında böyle yakışıksız ifadeleri gerektiren bir şey yoktur. Bunlar sırf “cumhuriyet iyidir, Osmanlı kötüdür” demek için sarfedilen cümleler.

Peki bu müfrit cumhuriyetçiler, İngiltere krallığı için böyle sözler sarfedebilirler mi? Türkiye cumhuriyet, İngiltere krallık, hangisinde millet hakimiyet var? Demokrasinin beşiği neresi? Türkiye Cumhuriyeti olmasın!

 D. Mehmet Doğan: Millî Mücadelenin Zaman Akışı. Ankara 2020

6212a4e4-e0de-4c3a-aac3-2615b43991ce.jpg

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.