22 Ekim 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara16°C
  • İzmir23°C
  • Konya19°C
  • Sakarya19°C
  • Şanlıurfa23°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep20°C

HASRET KANAYAN YARADIR SOĞUTULMAZ YÜREĞİMDE

M. Ali ABAKAY

Senelerdir yazmakta olduğu hatıralarını noktalamak isteyen yazar, sıkıntının dayanılmaz zirvesinde, defterinin kalan son sayfasına bir şeyler daha eklemek istedi. Bunca senedir sürüp gelen notlarının nihayetinde yaşadığı döneme dair anlattıklarının özeti sayılabilecek son cümlelerini düşündü.

Yazdıklarının sonunda okurun kendisi hatırlayabileceği, akıldan silinmeyecek kısa bir yazı yazmasının önemini biliyordu.

Yaşlılığı taşımaktan uzak bedenini zorlukla yazı masasına taşıdı. Boynu bükük, “Günah Defteri” ismini koyduğu defterine uzandı. Mürekkepli kaleminin dolu olup olmadığına baktı.

Bir dönem herkesin alamadığı, sahip olanını değerli kılan dolma kalemini eline alarak, defterinin son sayfasını çevirdi.

Yazdığı hatıralarının sonuna ilk kez bir başlık bırakmak istedi. Diğer notları başlıksız duruyordu. Amacı, hatıralarının tümünün okunması olduğu için ara başlıkları bilerek yazmamıştı.

“Hasret Kanayan Yaradır Soğutulmaz Yüreğimde” başlığını attı ve yazmaya başladı:

   

Bir kuş olsaydım, haylimde kanatları kırık uçamazdım bilmekteyim. Bilirim, uçmama, doğal olan hakkıma müdahalenin olabileceğini. Hangi kuşun uçma, serbestîsi engellenebilir. Ben bir kuşum, uçamıyorum. Ondandır hüzün bulutlarıyla kapalı ufuklarım.

***

Ben bir ağacım, baharla açmak istedim, yapraklarımı. Nisan yağmurlarıyla ıslanan gövdem, dallara güç vermekten uzak düştü. Üstümü örten kabuklarım yer yer soyulmuş. Keşke yeşermeseydim, dal iken. Başka memleketlerdeki ağaçların hikâyesini dinlerken utanacak yüzlerin hala gülümsediğini görmekteyim. Ellerinde balatalarla olanları beklerken, veremediğim sürgünlerin acısını duyuyorum, bağrımda; “Keşke bir ağaç olmasaydım” diyorum.

***

Ben bir sokak lambasıyım, etrafı aydınlatmaktı görevim. Kime ait olduğu bilinmeyen taşlarla paramparça edildim. Sadece bir hayalet gibi duran enkazım, kaldırılmayı bekliyor, köşe başında. Görevi aydınlatmak olan benden, ne istedi ismi karanlık olanlar?

***

Ben bir defterim, cildi paramparça edilmiş. Sadece kitaplar mı cilt kapakları arasına alınır, kütüphanelerde? İçimde nelerin saklı olduğunu bilmeyenler, okuma-yazma yetenekleri olmadığı için, bende saklı kalan bilgileri bilmiş olsalardı, bu ülkenin kaderinin bu olmadığını bilirlerdi. “Ah, keşke okuma-yazma yeteneklerini kaybetmeselerdi de kaybettirmeye can attıkları bu yeteneklerini köreltmeselerdi de okusaydılar, beni”  derim.

***

Ben bir köyüm, etrafı bağ ve bahçe ile çevrili olması gerekirken, harap terk edilmiş evlerle dolu. Eski günlerimi arzulamaktayım, cıvıl cıvıl insanlarla iç içe olan geçmişime hasret gidererek yok olmayla karşı karşıyayım, şimdi.

***

Ben bir kalemim, mürekkebi kurutulmuş ve gözden çıkarılmış, bir kenara terk edilmiş biçimdeyim. Daha önce yazılmasına vesile olduğum yazıların hatırına ehil bir eli bekliyorum, eskisi gibi insanlığa yol gösteren müellifleri özlemle bekliyorum.

***

Ben bir çeşmeyim, yalağı susuz kalan ve yolcuya bir tas suyu kana kana içirtmeyen. Nasıl olur da hala ismim anılır, kütüklerde? Çeşme ise suyum nerede su varsa niçin çeşme değilim?

***

Ben bir şehirim, geçmişin ihtişamına mühür vurmuş, ismi nice hükümdarla anılmış, kitaplarda geçmişten bugüne saygıyla zikredilmiş… Bugün neden varlığımın değeri anlaşılmıyor, bağrımda yetiştirdiğim şairler, edipler unutulmuş, dünyaya şekil vermiş isimler unutulmaya terk edilmiş, nisyanla imtihana tutulmuş, hanıyla hamamıyla medresesiyle camiiyle, konağıyla köşküyle, kilisesiyle havrasıyla bilumum yapıları moderniteye kurban edilmiş?

***

Bu hatıratımı noktalarken ne anlattığımı açıkça bu son sayfada belirttim. Her kuşun uçması, onun yaratılışında vardır. Hiçbir kuşun uçması engellenemez. Her ağaç, kuruduğunda  kesilmelidir. Her sokak lambası aydınlatma amaçlıdır, süs dekoru değildir. Diğerlerini de açıklmaya zaten gerek yok. Anlamayan yukarıdaki satırları tekrar tekrar okuyabilir.

***

Yazdığı en son yaprağı imzaladı ve bu hatıratının ölümünden sonra yayınlanabileceğine not düştü.:

“Bu defterdeki hatıratımın neşrî  benim irtihalimden sonra mümkündür. “

07.04.2012 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.