M. Ali ABAKAY
TYB Sitesinde yazdığımızı bilmeyen bir dostla konuşuyoruz. Diyarbakır’da yapılan Kitap Fuarı’na imza için katılmış. Konu Şehir Araştırmaları Merkezi’ne gelince bizi bize tavsiye edince tebessüm ettim:
-Ciddî bir proje olarak görülüyor. Benim de bu konuda araştırmalarım var.
Muhatabım, işin önemine değiniyor ve telefon isteyince işin iç yüzü ortaya çıkmaz mı?
Espriyle karışık işi tatlıya bağlama yolunu seçiyoruz. Gaziantep’e nazik daveti kabul ediyoruz:
-Bunu Gaziantep için uygulayabilir miyiz?
***
Yazarlığın kişiye maddî katkı sağlayıp sağlamadığını konuşuyoruz, dostlarla.
Kimi ünlü (!) isimlerin de bulunduğu fuarda anlaşamıyoruz:
-Kişi eserini yazar. Yayınlayan hakkını verir. Fakat bu ticarete dönüşen yayıncılık, bu halde olmamalı.
-Yazarlar sömürü aracı olarak kullanılıyor. Baksana imza makinelerine!..
-Ben eserleri okurum da kitap imzalamak için sıraya girenlere bakıyorum, yazarlara bakıyorum. Yazarlar, sahaya sürülmüş futbolcu, yayıncılar kulüp başkanı gibi.
Ne diyelim, bizde yazarlık ve yayıncılık çok farklı. Sessiz, sakin kitap imzalayanlara karşı bir antipatim olmadı, olmaz da. İmza günü düzenleyenlerin bazısının ismini gazetelerin kitap eklerinde görünce bir tuhaf oluyorum. Okur, istediği zaman yazarını ve kitabını bulur da sansasyonellik hoş görülecek husus değil.
***
Fotoğraf, digital makineler çıkınca herkesin ilgi alanına girdi. Bu sebeple bilen de bilmeyen de konuşur oldu:
-Ben fotoğraf sanatçısıyım.
-En büyük isteğim Klimanjaroya çıkmak. Everest olabilir. Ararat (Ağrı demek istiyor) zaten burnumuzun dibinde.
Fotoğrafçıya, fotoğrafçılara Diyarbakır’da Karacadağ’ı anlatıyorum, volkanik bir dağ olduğunu söylüyorum. Bunu bilmediklerini söylediler.
***
Dün yazar olanlar, sanatkâr olanlar eserleri ile bu güne taşınırken, bugün yarına taşınacağı meçhul birçok isimle tanıştım, tanışmak isteyenler oldu. Bakalım, bizim bu yazılar da kitaplaşacak mı? Belki kitaplaşınca biz de imza masalarına oturur, söylediklerimizi tekzip ederiz. Bize bu yazımızı hatırlatan olursa, dönen çarkın dişlileri arasında un-ufak olmayı reddettiğimizi ispatlamak için kaç dereden su getiririz? Muhatabımıza, halen saf, duru ve temiz olduğumuzu belirtmek için ne beyaz yalanlar söyler, dururuz…
***
Daima söylediğimizi tekrar yineleme, sıkıntı verir: Yazar yazdığını yaşamayınca, sözün etkisi değerini yitirir. Dahası sözü uzatmaya ne gerek var. Bir fuar alanından beş günlük bir gidişin gelişin özeti, budur.
29.05.2012
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.