- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
01 Kasım 2025- İstanbul19°C▼
- Ankara17°C
- İzmir22°C
- Konya19°C
- Sakarya16°C
- Şanlıurfa25°C
- Trabzon19°C
- Gaziantep23°C
HEATH LOWRY İLE HAYATI VE ESERLERİ ÜZERİNE KONUŞTUK
Prof. Dr. Heath Lowry, hayatı, oldukça eskilere dayanan Türkiye geçmişi, Osmanlı tarihiyle alakalı yazdığı değerli eserler ve Osmanlı coğrafyasında yaptığı seyahatler üzerine Yusuf Sami Kamadan'ın sorularını yanıtladı.

09 Mart 2016 Çarşamba 20:39
Bahçeşehir Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Heath Lowry ile, hayatını, oldukça eskilere dayanan Türkiye geçmişini, Osmanlı tarihiyle alakalı yazdığı değerli eserlerini ve Osmanlı coğrafyasında yaptığı seyahatleri konuştuk. Bahçeşehir Üniversitesi’ne bağlı Osmanlı ve Türk Tarihi Araştırmaları Merkezi'nin başkanlığını da yapan Lowry sorularımızı yanıtladı.
Hocam ilk sorum şu şekilde olacak: 1964'te Türkiye'ye gelmenizden sonraki süreci ayrı olarak sormak istiyorum. 1942'de doğumunuzdan 64'de kadar Heath Lowry kimdir? Bizlere anlatabilir misiniz lütfen?
Ben 7 yaşındayken, yani 49'da babamların görevlerinden dolayı Hindistan'a gittik ve altı sene Hindistan'da kaldım. Bir yere kadar Hindistan'da büyüdüm diyebilirim. Sonra tekrar Amerika'ya döndüğümüzde Kaliforniya'da yerleştik. Orada liseyi bitirdim, üniversiteye başladım. Üniversitede tiyatro okuyordum. Bütün tiyatro kurslarını bitirdim, mezun olabilmek için iki sene matematik, fen dersleri pek ilgilendiğim konular olmadığı için üniversiteden ayrıldım, Avrupa'ya gittim. Üç seneye yakın bir zaman, iki-iki buçuk seneye yakın bir zaman Avrupa'daydım. Çoğu zaman İspanya'da... Sonra tekrar Amerika'ya geldim. Rahmetli cumhurbaşkanımız Kennedy'nin başlattığı Barış Gönüllüleri programı vardı. Oraya müracaat ettim. O programla Türkiye'ye geldim 64'te.
Barış Gönüllüleri neydi? Bundan kısaca bahsedebilir misiniz?
Barış Gönüllüleri'nde, genç, genellikle üniversiteden yeni mezun olanlar, çeşitli memleketlere gidip, çoğunlukla İngilizce hocalığı yapıyorlardı ortaokullarda. Benim grup İngilizce hocalığı yapmıyordu. O zaman Köy İşleri Bakanlığı falan yoktu, Milli Eğitim Bakanlığı'nın Halk Eğitim Müdürlüğü vardı. Onlarla çalıştık. Ben ise Balıkesir'de Bereketli diye bir dağ köyünde, köy kalkınma projelerinde çalıştım on sekiz-on dokuz ay.
Peki Hocam, gerçi Hindistan'da kaldınız ama nereden bakılsa bir Amerikalı için yepyeni bir dünya Türkiye'de olmak. Neler yaşadınız 1964'ten sonraki süreçte, biraz bahseder misiniz?
Tabii, elli sene evvelki Türkiye bugünkü Türkiye değil. Şimdi nereye bakılırsa her köşede bir McDonald's, bir Starbucks... Yani Amerika'nın varlığı nereye bakılırsa görülüyor. Ben gayet iyi hatırlıyorum, '65 senesinde bir gün Balıkesir'e gittim. Bir büfeden bir şey alacaktım. Baktım Coca Cola, yük geldi. Hemen “bana bir Coca Cola ver” dedim. Büfeci bana acayip baktı. Anlamadı. Ondan, bir Coca Cola, dedim. Haa, dedi, cocacola [Türkçe telaffuz] mı istiyorsun, dedi. Köydeki hayat benim için çok mühim bir tecrübe. Bir muhtar vardı: Kamil Aslantekin. Onunla beraber çalıştık ve fazla okumuş değildi. Orta ikiden terk herhalde ama çok olağanüstü. Benim her ihtiyacımı hemen anladı, karşıladı. Köye ilk gittiğimiz gün kahveye girdik. Dört yüz kişiyle tanıştım. Sonra meydana çıktık. Okuldan bir masa getirdiler. İşte muhtar, ilkokul öğretmenleri, bir-iki kişi daha orada yemek yedik. Sekiz yüz kişi bizi etrafta seyrettiler. Tam bir koyun götürdük diyebilirim, koyunun her parçasını...
Daha sonra öğrendim ki, o gece muhtar bütün hane reislerini çağırmış bir toplantıya. Demiş ki, onlar bizim için Tanrı misafiri. Onların aklına gelmedi ben kendi yemeklerimi yapabilirim diye, yani evli olmayan bir erkek nasıl kendine bakar. Bir liste çıkardılar, köydeki her adam imza attı. Yüz yirmi haneli bir köy... Ve dört ay boyunca ayrı bir eve misafir oldum. Kahvaltı, öğlen, akşam... İnanılmaz bir misafirperverlik. O ilk gün koyun kestiler, biz koyun yedik tabii. O geceki toplantıda sormuşlar muhtara: Peki bunlar ne yiyorlar? “Herhalde et çok seviyor” demiş. Ve dört ay boyunca her gece et yedim. O köyde çoğu insan bayramdan bayrama ancak et yiyordu. En fakir evler dahi bir komşudan bir sucuk parçası, bir tavuk borç aldılar, kestiler benim için. O tabii beni çok etkiledi.
Hâlâ irtibat var mı? Köye gider gelir misiniz?
Devam ediyor. En son geçen sene gittim. Geçenlerde, iki sene evvel... O zaman uğraştığımız konulardan biri şuydu: Kızları ilkokula üçe kadar yolluyorlardı. Bazı aileler üçüncü sınıftan sonra kızları çıkartıyorlardı okuldan. Onlarla uğraştık. İki sene evvel burada otururken bir gün, aşağıdan haber geldi: “Bir kız geldi, sizinle konuşmak istiyor. Siz onu tanımıyorsunuz ama onun dedesi sizin çok yakın arkadaşınız.” “Buyursun gelsin” dedim. Bahsettiğim muhtar arkadaşımın, Kamil Aslantekin'in torunu, Merve Aslantekin. Kız o zaman Yıldız Teknik'te Elektronik Mühendisliği'nin son sınıf öğrencisiydi. O günden bugüne kadar ne kadar değiştiğini görüyoruz. Ben o iki sene için anılarımı yayınladım İngilizcede bir kaç sene evvel. Bir ay içinde Türkçede de çıkacak. Benim hayatımı her bakımdan yönlendiren bir nokta olarak görüyorum o iki seneyi. 1966'da tekrar Amerika'ya gittiğim zamandı, bir şeye karar verdim: Tekrar üniversiteye başlayacağım, bitireceğim. Doktora yapmak istiyorum ve tam antropolog mu tarihçi mi karar vermemiştim o zaman ama Türkiye üzerine çalışacağım. Ve gerçekten öyle oldu.
Peki Hocam, Türkçe eğitimini Türkiye'ye gelmeden önce Amerika'da mı aldınız? Yoksa burada mı?
Valla üç aylık bir kurs... Her gün dört-beş saat, beş-altı saat ama geldiğim zaman da belki üç yüz kelime bir şey biliyordum, pek şey değil. Asıl ilk Türkçemi köyde öğrendim ama köyde konuşulan Türkçe de biraz değişik. Tekrar Amerika'ya gittiğim zaman, üniversiteye girdiğim zaman dersler almaya başladım.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/23367/heath-lowry-ile-hayati-ve-eserleri-uzerine-konustuk.html
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.