21 Ekim 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara19°C
  • İzmir19°C
  • Konya17°C
  • Sakarya20°C
  • Şanlıurfa23°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep22°C

HER ANNE BABA MUHTEREMDİR

M. Ali ABAKAY

Ey Can!.. Bilmektesin ki anne ve baba hakkı, inancımızda, geleneğimizde oldukça önemli yer almaktadır ve bilmektesin ki anne ve baba hakkını gözetmeyenlerin yaşlandıklarında karşılaştıkları meselelerin çözümsüz kaldığını.

Ey Can!.. Hayatta oldukları müddetçe, ebeveynin düşündüğü evladıdır, çocuklarıdır. Çocuk, ne denli büyüse de annenin babanın nazarında çocuktur. Ben sana bir çok hususta kitaplar tutacak bilgiyi, bu mektupta aktaramam. Bildiğim şekilde bazı noktalara dikkatini çekmek isterim. Zaten sana yazdığım mektuplarda, hayatımdan damıttığım ne varsa onu yazmaktayım, belki derde bir şifa olur, niyetiyle.

Ey Can!.. Mevsim kıştır, eskiden şit'â derlerdi. Tek oğlunu evlendiren anne, gelecek misafirlerini beklemektedir. Oğlu, gelini ve torunu, karın şiddetli yağdığı, metrelere varan oranda düştüğü zamandır. Kerpiç evleri bilirsin, insanımızın başınını soktuğu, hayatını yaşadığı, iki-üç gözden oluşan evleri. Çok yağan karı kürelemek, olmazsa olmazdandır. Oğluna kıyamayan anne, dama çıkmak ister. Oğul, eşinin yanında annesine itiraz eder. Kendisi, dama çıkacak, karı küreleyecektir. Bir saat sonra anne oğluna seslenir, gelmesini söyler.

Ey Can!.. Sen kar küreledin mi bilmem, toprak damda? Harcanan enerji ile insan sırılsıklam ter içinde kalır. Durmadıkça üşüdüğünün farkında değildir. İkinci seslenişe cevap alamaz, anne. Oğlu, annesinin zahmet çekmesini istemez. Anne, bakar ki sonuç yok, ciğerparesi iki saate yakın kar kürelemektedir. Alır, kundaktaki çocuğu ve avlunun ortasına bırakır. Ağlayan yavrusunun sesini duyan baba, hemen atlar, kümelenen karın üstüne ve annesine delirdiğini söyler. Arada kendisine yakışmayan laflar söylemiştir de. Yavrusunu kucakladığı gibi, odaya  girer.

Gelin yapılan karşısında şaşkındır, kucağında çocuğuyla hışımla içeri giren oğlu. Anne, sımsıcak sobanın yanında ısınmaktadır. Oğul, annesinin tavrına karşı asabileşir. Gelin, istenmediğini sanır. Annesine yaptığının manasını sorar, oğul. Birkaç aylık çocuğunu kucaklar, gelin. Gözyaşı, yanaklarından aşağı süzülür. Anne, oğlunun sitem dolu, "Sen annesin, küçük bebeği avlu ortasına bırakmak nedir? Yüreğin sızlamadı mı?" sorusuna, "Evladım, o senin ciğeirn de sen benim ciğerim değil misin?" şeklinde karşılık verir. Sonrasında gelin de oğul da yapılan hatanın farkına varır. "Oğlum, iki saattir soğukta üşüyen bedeninle ben üşümedim mi sanırsın? İki dakika ağlayan çocuğun için damdan atladın da iki kez seslenişime cevap vermedin. Ben anne değil miyim, sen ciğerparem değil misin?" diyen annenin elini kim öpmek istemez?

Ey Can!.. Baba terk-i dünya ederse anne, çocuklarına bakar, ömrü boyunca. Baba, anne ölünce çocuklarına bakacak durumda olmaz. Anne, her kahra katlanır, sıkıntıya göğüs gerer, yemez yedirir, giymez giydirir. Annenin hakkı üç, babanın hakkı birdir, onun için. Öncelikle anneye ve babaya öf demenin bile yasak olduğu inancımızda, geleneğimizde yer alır da içine düştüğümüz ahvalde anneye, babaya saygısızlığı affetmek, mümkün mü? Huzurevlerini açanlara kızmak, nerede huzurevi varsa kapatmak geliyor, içimden. Huzurevi dendi mi, içimi bir huzursuzluk kaplar, derinden derine. Huzurumuzu bozanların kalkıp anneleri ve babaları birer hapishane olan mekânlara kapatıp, tabelalarına huzurevi yazmalarına tahammül edemiyorum. Yaşlısına hürmet etmeyen, hürmete kusurlu davranan, annesine, babasına bakmayan çocuğun, çocukların gelecekte neyle karşılaşacakları, meydandadır.

Ey Can!.. Bu kez mevsim bahardır. Evin en küçüğünü alıp, gezdirmeye çıkartır, baba. Gidilen yerde yüksek bir bina vardır, bu camii kubbesi olsun, anlaman için. Çocuk, kocaman kuşu merak eder, işaret eder, babasına. Babası, "Bu leylektir, yavrum." der. Dört beş kez sorar, bilirsin küçük çocuklar. Her seferinde şefkatle verilen cevap değişmez: "Çocuğum bu leylektir. Kocaman gagası var, uçunca kanatları büyük olur."

Zaman eskir, insana göre, adam yaşlanır.Çocuk, kemale erer, babasını rahatlaması için çıkartır, gezintiye. Gittikleri yerde baba, leylek yuvasını görür, leylekleri fark eder. Çocuğuyla çıktıkları gezintiyi hatırlar. O tatlı hatırayı canlandırmak ister, kendiliğinden ve sorar çocuğuna:" Oğlum şu yüksekteki nedir?" Oğlu, "Leylek" diye cevaplar, ikincisinde, üçüncüsünden sonra bıkar ve " Gözün kör mü, leylektir, işte." der.

Baba, oğlunun elini bırakır ve  tek başına durur, canlanmıştır adeta. O, iki büklüm destekle yürüyemeyen yaşlı, gençleşmiştir. Oğluna " hatırlar mısın, çocukken buradan geçmiştik ve sen bana altı-yedi defa sormuştun, aynı soruyu, ben sana her defasında  aynı cevabı vermiştim, evladım." der.

Çocuğu babasına bakar, babanın gözü yaşlıdır, çocuk babasının elini öpmeye davranır, olan olmuştur. Leylek yuvası aynı yerde dururken, babanın çocuğuna karşı şefkati değişmemiştir. Çocuk, pişmanlık içindedir.

Ey Can!.. Anlatılacak o kadar husus vardır ki anne ve baba hakkında. Benim sadece iki misalle yetinmiş olmam, senin mevzuu hakkında daha önce bilgi sahibi olduğuna kaniî olduğum içindir.

Ey Can!.. Babasız, büyüdü, O. Annesini çocuk yaşta kaybetti. Kureyşin Yetimi, Öksüzü dedesinin yanında büyüdü. Amcasının himayesinde kaldı. Peygamberlikle müjdelendiği vakit, kırkındaydı. Oğlu İbrahim'i toprağın anne gibi saran kucağına teslim ettiği vakit, gözünden yaşların inmesine engel olmadı, bilirsin. Sual ettiklerinde verdiği cevabın ne olduğunu bilirsin. Bir de erkeklerin ağlamadığı söylenip durulur kimilerince.

Ey Can!.. Bunca savaşalarda ölen çoluk çocuk var, anne var, baba var. Geride kalanların ah u enini, bilmez misin kendilerine memleketlerini, şehirlerini, köylerini  cehenneme çevirenler için birer bedduadır.

Ey Can!.. Bilmez misin evladını annesinden, babasından ayıranların her türlü melaneti hakkettiğini?  Hiç ibret almazlar mı, bu taş yürekliler tabiattaki hayvana verilen merhamet duygusundan? Hangi hayvan, yavrusunu küçükken aç bırakmıştır, susuz bırakmıştır? Hangi hayvanat yavrusunu tehlikelerden uzak tutmamıştır? Bir kaç gramlık yarasanın doğurduğu yavrusuna minicik bedeninden gelen bir kaç damlacık sütü esirgediği hiç görülmüş müdür?

Ey Can!.. Bilirim, ölüm mukadderdir, emri başımız gözümüz üstüne. Ölüm, herkesin tadacağı bir şerbettir, zamanı belirsiz ve mekânı bilinmeyen.

Biz de çocuklarımızı büyüttük; bir anneyiz, bir babayız. Babamızı kaybedeli değil, mekan değiştireli bir seneye yakın olmuştur. Babamızdan bize emanet kalan annemiz de herkesin içeceği şerbetten uzak değildlr. Geldiğimiz O'dur, O'na döndüreleceğimizin şuuru içinde, her canlının ölümü muhakkak tadacağına iman etmiş, ümmetteniz.

Ey Can!.. Annesini kaybetmek, evladına daha zor geliyor, bilir misin? Babasını kaybetmek de elbette zordur, bilmekteyim.

Ey Can!.. Bazen çocuksu olur, yüreğim ve bir kenara çekilip kendimce düşünürüm. İnsanın sevdiklerini kaybetmesi bizim için söz konusu değidlir, aslında. Buluşacağımız yer  bellidir, bizce bilinmektedir. Elbette yaşadığımız dünya hayatı bir zaman gelir, noktalanır. Ellerimizle taze toprağa teslim ettiğimiz sevdiklerimizle buluşacağımız, kesindir. Onları dünya hayatında memnun etmek, kendilerinden hellalik istemek, onların bizden razı olmasını sağlamak, o kadar zor değildir!..

Ey Can!.. Bu durumda gönlü yaralı biri olarak daha ne yazmamı beklersin?

Ey Can!.. Annenin, babanın kıymetini bilmeni isterim.

Ey Can!.. Anneye, babaya "öf!.." demenin bile yasak olduğu inancın mensubu olarak, anne ve baba haklarını yeniden gözden geçirmeni isterim. Onları, yaşlılıklarında kendimizin aynası olarak görmemiz gerekir, gelecekte.

Ey Can!.. Rabbim, şahid olsun ki ben hem annemden hem babamdan razı idim. Babam, vefatından önce sadece beni gördü ve gözleriyle konuştu, benimle. Yıkanmasından, kefenlenmesinden, toprağa verilmesine kadar  eşlik ettim, babama." Acaba hakkını helal etti mi ?"  der dururum, kendimce. Anneme gelince her dem şükreder, durur, hasta yatağında. Annem ve babam... Herkesin annesi ve babasınmuhteremdir, ey Can!..

Ey Can!.. Medeniyetimizde anneye ve babaya saygı olmadıkça  asrın vahşî yüzündeki aldatıcı perdeyi yırtamayacağız, esaretimiz devam edecek, bizi köle bilenlerin nazarında. Medeniyetimizde anne ve baba, birer öğreticidir, farkında olmadığımız. Onlar, değil midir, dünyaya geliş sebebimiz? Onlar değil midir, bizi bugünlere getiren?

Ey Can, onlar muhteremdir, saygı gösterilmesi gerekendir.. Daha ne yazmamı bekliyorsun, benden? O halde öp, hayatta iken ayak altlarını ve hellallik dile!..

 

25.05.2013

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.