- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
HULKİ AKTUNÇ, ŞİİR NASIL DİRETİR
14 Temmuz 2018 Cumartesi 14:45
Biz bu dünyaya çok sert çakıldık baba.Fakat mıhlara
pas vuran suyuzdur da. Göz, gözyaşıyla alınmış bütün
mevzilerinden kaçıp caysa da, huydur, biz oralardayız.
Yaralıyız yağmur cümle yaralarımızı bağışlar sağaltırsa da.
Suyuz. Kim bilir kaç mevsim kaç fırtına yolumuzu yanıltır.
Biraz ve derin. Sonra güncelerimizi dönülmez zamanlarla
sarartan o garip devrim, şimdi şakaklarımızda ağaran
bir tek saç telinin sesidir. Ama caymaz, caymayacaktır da.
Sulara ark olmuş topraklarda bir koyak sellerden caymaz.
Bana tarihini soran kâğıtlara ben ne diyeyim. Ona akasyayla
atkestanesinin deliliğini anlatırdım. Birisi kahverengi fasulya,
ikincisi yeşil kahve topçuklarıyla üremeye yarışıyordu,deliler.
Düşüldüğü unutulmuş yarlarında eski bir bahçenin. Unutmazlardı.
Çün mevsim dönümleri unutturmaz insana dönülemeyecek nedir.
Bizi bu dünyaya çok sert vurdular baba. Oysa mıhlara pas
idik. Seslere aks idik. Sözlere yankı. Adımlara ayak idik,
ayaklara adım. Yürümeye sefer. Sefere menzil. Menzile kısrak.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.