- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
HÜNKÂRIN SAĞLIĞINI HEKİMBAŞINA SORARLAR
Hekimbaşılar ilmiyeye mensup olduklarından Divan-ı Hümayun’da vezirden sonra en yetkili makam olan Anadolu ve Rumeli kazaskerliğine kadar yükselebilirlerdi.
09 Haziran 2020 Salı 13:03
Günümüzde salt “doktor” olarak kullandığımız tabir İslam dünyasında tabip yahut hekim olarak bilinir. Ancak hekimlik tabiplikten öte ilmî dirayet gerektiren bir durumdur. Tabip sadece tıp ilmine vakıf iken, hekim fıkıhtan mantığa, tıptan kimyaya, astronomiden edebiyata uzanan pek çok dalda kendini yetiştirmiş kimsedir. Keza doktor kullanımı da eksik bir kullanım. Doktorluk bir ilimde yeterliliği gösterdiğinden, kastedilen mânânın “tıp doktoru” olması gerekir. Çünkü tarih doktorası verene “tarih doktoru”, hukuk doktorası verene de “hukuk doktoru” denilmektedir.
Mesleği hastalıkları teşhis ve tespit etmek olan hekimliğin Osmanlı sarayındaki en üst mercii “hekimbaşılık”tı. Hekimbaşı, Osmanlı sarayındaki doktor, cerrah ve eczâcıların ayrıca memleketin bütün sağlık kuruluşlarının başı durumundaydı.
Osmanlı tarih yazıcılığı devletin kuruluşuna nazaran biraz geç bir dönemde başladığından hekimbaşılığın bir makam olarak ne zaman teşkilatlandığı ve bu mevkie ilk kimin tayin edildiği bilinmemektedir.
Devamı: https://www.gzt.com/gercek-hayat/hunkrin-sagligini-hekimbasina-sorarlar-3546056
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.