03 Mayıs 2024
  • İstanbul17°C
  • Ankara16°C

HÜSEYİN AKIN: SEDAT ANAR’IN “SOKAKNAME”Sİ

Hüseyin Akın: Sedat Anar’ın “Sokakname”si

10 Ocak 2019 Perşembe 11:46

Üç beş adam bir araya gelir ve o kadar tartışmalarına rağmen bir konuda uzlaşamazlar. İşte tam o arada karasızlıktan doğan can sıkıcı bir sessizlik olur. İçlerinden en sağduyulu olanı iki elini arkadan boynuna kavuşturarak kafası yukarda şunu söyler: “Ah keşke şimdi Sedat Anar olsa santur çalsa da dinlesek!”  Böyle bir adamdır Sedat Anar. Yılardır yurt içinde ve yurt dışında müzik yaparak sokağın sesi olmuştur. Üstelik Türkiye’de hiç bilinmeyen bir enstrümanı yani santuru icra ederek. Sedat Anar santur aşkını bir süre bulunduğu İran’da kapmıştır. Santuri ünvanını hak edecek derecede ustalık kazanarak tabi ki. Bununla da kalmamış erbane (def) ve tenbur dersleri de almıştır.

Şanlıurfa-Halfeti’den tarihçi olmak için yola çıkan Sedat Anar’ın kısmetine yolda kendisine refakat eden müzik, edebiyat ve tasavvuf düşmüştür. Müzik, edebiyat ve de tasavvuf, birbirini tamamlayan bu üç unsur insana o vecd haliyle neler yaptırmaz ki? Hacettepe Tarih Bölümü’nü üçüncü sınıfta bırakmak ancak böyle bir buluş (vecd) ile mümkündür. Bundan sonrası kovanının yağmalanmasına aldırış etmeyen bir derviş edasıdır.

Hem yazar hem çalar hem de söyler. Sokak her üç eylem için de hazır bir sofra gibidir. 2007-2014 arası memleket memleket, sokak sokak günlükler tutar. Günü insan günlük kıvamında en net sokakta görebilir ancak. Ramazan hilalini çıplak gözle görmek gibidir bu. 2014-2018 arası süreci de eklemeyi ihmal etmez.

Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/1778014/huseyin-akin/sedat-anarin-sokaknamesi

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.