09 Kasım 2025
  • İstanbul18°C
  • Ankara14°C
  • İzmir17°C
  • Konya12°C
  • Sakarya15°C
  • Şanlıurfa19°C
  • Trabzon15°C
  • Gaziantep17°C

HÜSEYİN AKIN'DAN: HALK BİZİ NİYE ANLAMIYOR?

Halk niçin şiir okumuyor? Bunun bir sürü nedeni sıralanabilir. Modern şiirin kodlarını çözemediği için diyebilirsiniz. Şairin yaşadığı karmaşanın halkın karmaşasına denk düşmediğini söyleyebilirisiniz.

Hüseyin Akın'dan: Halk bizi niye anlamıyor?

Hayatında bir tek şiir kitabı okumamış, şiirin hangi derde deva olabileceği konusunda kafa yormamış olan kalabalıkların bu tarz etkinliklerin her hangi bir tarafına dâhil olmaları çok zordur.

Aradığı ya da umduğu bir şeyi karşısında göremeyince iki tutumdan birini sergileyecektir, ya anlamız bulup dudak bükecek, ya da sıkılıp bezgin bir şekilde kendini kıyıya fırlatmanın yolunu arayacaktır. Çünkü kitleler bunu açıkça ifade etmeseler de mahiyeti ne olursa olsun bir programda ya eğlenceli ve dinlenceli bir taraf ararlar ya da şaşırtıcı, harekete geçirici bir özellik olsun isterler. Bu camideki Cuma vaazında bile böyledir.

Teravih namazlarında her dört rekâttan sonra birlikte söylenen salâvatlar, Kurban bayramı süresince tekrarlanan tekbirler bu cümledendir.

Türk Toplumu şifahi kültür toplumudur. Dini bile yazılı kaynağından değil sohbet ve muhabbetler yoluyla ağızdan öğrenmeye alışıktır. Bu yüzden Kuran’ı anlamaya niyet ederek değil ses ve senfonisinin peşine takılmak için okur. Yunus’tan Karacaoğlan’dan zihninden birçok mısra barındırmasına rağmen Karakoç’tan, Zarifoğlu’ndan ya da Cahit Koytak’tan tek bir dizeyle tanışmış değildir.

Aynı şekilde otuz iki farzlardan, imanın ve İslam’ın şartlarından, mezhepsel inceliklerden haberdar olan, yeri geldikçe drajeler şeklinde bu ayrıntıları çevresindekilerle paylaşan insanların Mehmet Akif, Muhammet İkbal, Elmalılı Hamdi Yazır, Sait Halim Paşa, Ömer Nasuhi Bilmen, Nurettin Topçu, Ahmet Naim Babanzade, Mahir İz… gibi İslam düşüncesinin gelişip yayılmasına büyük katkılar sağlamış şahsiyetlerin isimlerine ve eserlerine sürünmediklerini görürüz.

Folk İslam folk şiirle paralel bir seyir takip etmiştir sanki. Ninnilerinden fıkıh kaidelerine kadar hayatın her kademesinde şiiri güçlü bir dinamik haline getirip hayata katan bir medeniyetin mensubu olan bu millet bugün neden aynı duyarlığı modern şiire karşı göstermemektedir? Üstelik kalitesizliğin popülerleşmesine farkında olmadan katkı sağlamaktadır. Bu soru üzerinde daha yüksek sesle düşünmek gerekiyor.

Bugün için olumlu anlamda bir şifahi kültürden bahsetmemiz güç. Yazılı kültürün kundaklanması demek olan bir görüntüler ve imajlar dönemini yaşıyoruz. Sözün gücü görüntü imaj ve reklamın gücü oranında kendini gösteriyor. İnternetin şiirle ilişkisi ise boşlukta sallanan bir konu. İnternet ne sözlü kültürü temsil edecek güce sahip ne de yazılı kültürün “kültür” hanesini doldurabilecek niteliği haiz.

Şu halde şiiri elit bir sanat dalı olarak mı göreceğiz? Şayet böyle düşünürsek şiiri sadece şairin bireysel yazma eyleminin bir parçası haline getirmiş oluruz. Yan etkileri, kültürel uzantıları, diğer sanatlarla ilişkisi, toplumu değiştirip dönüştürmesi gibi bir soruya doğru uzayan cümlelerin aklındaki soru işaretlerinden de kurtuluruz. Fakat bu o kadar kolay değil. Şiirin topluma sırt dönmesi ya da toplumun şiire bigâne kalması sonuçları itibariyle salt şiir-toplum başlığı altında ele alınacak bir konu değildir. Böyle bir diyalogsuzluktan şiirin kaybedeceği bir şey olmasa da şairin ve toplumun kaybedeceği çok şey olacaktır.

Geçen hafta 18. kez düzenlenen Balıkesir-Dursunbey Suçıktı Şiir Günleri programı sonrası yukarıda bahsi geçen noktaları bir kez daha düşünme fırsatı buldum. Dursunbey Belediyesi 16-17 Temmuz tarihlerinde şiiri ve şairi hakkaniyetle anlamak ve daha yakından tanımak amacıyla Büyükşehirlerin umudu üzüp de yapmaktan içtinap ettiği şiir günleri programını -hem de iki gün boyunca her saatini doldurmak suretiyle-gerçekleştirdi.

Bu kararlılık ve heyecanı Dursunbey Belediye Başkanı Mehmet Ruhi Yılmaz başta olmak üzere Suçıktı mevkiinde toplanan halkın hepsinde görmek mümkündü. Köylerinden kalkıp Dursunbey’deki şiir programına gelerek gece geç saatlere kadar yerlerinden kalkmadan şairleri dinleyen insanlar okunan şiirlerden ne anladılar bilemem, ama şiir ve şair karşısındaki bu nezaket ve duruşlarıyla çok şeyler anlattıkları kesindi. Ümit ediyorum ki Dursunbey Suçıktı’da suyun çağıltısına karışan şiir gelecek kuşakların hafızalarına doğru bir ninni ya da türkü ahengiyle akıp gidecektir.

22.07.2011 Haber 7

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.