- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
HÜSEYİN AKIN'DAN: YGS VE LYS'DE DİN NEDEN YOK?
Tartışmalı olsa da anayasa tarafından zorunlu kılınmış bir dersle ilgili öğrencilere LYS’de tek bir soru sorulmamasında gözetilen mantığı anlamak güç.

Sevgili hikâyeci dostum Kamil Yeşil de benim gibi düşünüyor olmalı ki geçen gün dunyabizim.com sitesinde yazdığı bir yazıda bilgi ile başarı arasındaki uçuruma dikkat çekerek şöyle soruyordu: “Neden Üniversite sınavlarında Din Kültürü ve de Genel Kültür soruları yok?”
Tartışmalı olsa da anayasa tarafından zorunlu kılınmış bir dersle ilgili öğrencilere LYS’de tek bir soru sorulmamasında gözetilen mantığı anlamak güç.
Eğer Din Kültürü dersi müfredatını oluşturan bilgiler, diğer bir tabirle dine ait kültür, sakıncalı ya da netameli bilgilerse ne diye bu dersi aylık otu gibi eğitimin –pardon öğretimin-içerisinde tutuyorsunuz?
Kamil Yeşil dostumuz haklı olarak soruyor: “ Birinci Meclis tarafından Mehmet Akif’e Kur’an Meali hazırlama görevi verildiği hep söylenir. Hamdi Yazır Hoca’ya Hak Dini Kur’an Dili yazdırılmıştır. Bu küçük ayrıntı din kültürü dersinde geçer. Ama nedense aynı gaye ile Ahmet Naim Efendi’ye Sahih-i Buharı Tercümesi için görev verildiği ve Ahmet Naim Efendi’nin bu eserin iki cildini hazırladığı unutulur! Medeni Kanun yürürlüğe girinceye kadar Mecelle var idi. Ahmet Cevdet Paşa ve Mecelle neden öğretilmesin / sorulmasın öğrencilere?”
Şayet ÖSYM sorulan sorularla öğrencinin üniversiteye yetkin ve hazırlıklı bir beyinle girmesini amaçlıyorsa bu aynı zamanda sormadığı alanlardan da öğrenciyi muhafaza ediyor anlamına gelir.
Bugün yaşadığımız toplumda en fazla pot kırılan, çam devrilen konular dinî konular olduğu halde neden bu sahadaki bilgi eksikliğini telafi edecek önlemler almak kimsenin aklına gelmez. Tam tersi, Din Kültürü gibi bir dersin üniversiteye girişte ölçme-değerlendirme dışı bırakılmasında ısrar edilir.
Diğer yandan bütün fen ve matematik konularını yuttuğu halde yaşadığı ülkenin değerlerini, kültür birikimini bilmeyen, genel kültür denilen yaşadığı çağın canlı şahidi olma özelliğini yansıtamayan gençlerin aldıkları bu kısmi bilgilerle yüksek puanlı fakültelere girmeleri de yanıltıcıdır. Bu açığı kapatmak için mutlaka şimdiki zamanın bilgisi de diyebileceğimiz Genel Kültür’den de soru sorulması gereklidir.
Şayet Din Kültürü konularından da üniversiteye giriş sınavlarında soru sorulursa bu durum derse faydacı yaklaşan öğrencileri de tatmin edecek, bu vesileyle daha çok dinî bilgilenmeye vesile olacaktır.
Bugün özellikle lise son sınıflarda öğrenciler Din Kültürü derslerini kendi LYS çalışmaları için ayak bağı olarak görmekte ve bu durumda öğretmenler iki arada bir derede kalmaktadırlar. Öğrencileri sadece bir üniversiteye girmeye odaklayan eğitim sistemi bundan doğacak arızaları gidermek için ne yazık ki hiçbir çare üretmemekte, doğacak sıkıntıları öğretmenlere havale etmektedir.
Üniversite sınavında bir dersten soru çıkması zımni olarak da olsa o dersin ehemmiyeti hakkında bir kıstastır. Öğrenci seslendirilmeyen bu dolaylı mesajı almakta hiç zorlanmamaktadır. Öğretmen ne kadar maharetli ve birikimli olursa olsun sınavda puan değeri olmayan derse eğreti yaklaşmaktadır. Bu yüzeysel yaklaşım sadece okul sürecinde değil, bütün bir ömür boyu devam eden bir zihniyete halini alıyor. Sekülerizmin ve pragmatizmin temelleri öğrencileri işte böyle bir tercihe boyun eğdirmekle başlıyor.
Öğrenciler çok sonraları anlayacaklar onları yangından kurtaracak en zaruri bilgilerin aslında üniversite sınavında hiç sorulmayan bilgiler olduğunu.
20.02.2012 Haber 7
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.