- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
07 Kasım 2025- İstanbul19°C▼
- Ankara19°C
- İzmir19°C
- Konya18°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa26°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep21°C
HÜSEYİN ÖZTÜRK'TEN: MUSTAFA SUNGUR AĞABEY
Koca bir nur daha Hakk'ın rahmetine uğurlandı. Hem Allah'a hem de Üstad'ına vardı.

Mustafa Sungur ağabey hastahaneye yattığı güne kadar, Üsküdar'daki dershanesinde nur hizmetine devam etti.
Rahatsızlığının dayanılmaz olduğu zamanlarda bile Perşembe günleri yapılan derslere tekerlekli sandalyesiyle iner, cemaate katılırdı.
Derslerde dünyalık meselelere dair bir şey konuşmaz, konuşulmasına müsaade etmezdi.
-"Konuştuklarınızdan mes'ulsunuz, nerede olursa olsun, sözleriniz Allah'ın hoşuna gitmeli. Peygamberimiz memnun olmalı, üstadımız mahzun olmamalı" derdi.
¥
Bediüzzaman Said Nursi Hz.lerinin en yakın talebelerinden birisi olan Mustafa Sungur ağabey, 1929 yılında, eskiden Zonguldak'a, şimdi Karabük'e bağlı Eflâni ilçesinde doğdu.
Kastamonu Gölköy Enstitüsü'den mezun oldu. Köy enstitülerinin din düşmanlığı zehirinden etkilenmeyenlerden birisidir. Yedi çocuğu dünyaya gelmiştir.
Mustafa Sungur ağabey, Risale-i Nurları ve üstadı ilk defa ne zaman duyduğunu hatıralarında şöyle anlatır:
"1944 senesinde mezuniyetten bir sene önce stajyer olarak Kastamonu'nun Oğul köyünde bir ay kalmıştım.
Oranın muallimi Şevket Bey (merhum) 23 Nisan tatili için Kastamonu'ya gelirken yolda mütemadiyen Hz. Üstad'tan, büyük bir hocadan bahsediyor, uğradığı zulümleri bana anlatıyordu. Demek Rahmet-i İlahiye de bu suretle ruhumuzda ilk tohumlarını ekiyordu.
Ayrıca validemin, çocukluğumda okuduğu Envarü'l-Âşıkîn gibi kitaplardan; son asırda gelecek ve dine büyük hizmet edecek ve Deccala karşı savaşacak, muzaffer olacak bir büyük hakikatın ve mananın hükmettiği bir zamanda yaşadığımızı ve 'Deccalizmin, Komünizm gibi dinsizlik ceryanı' olduğunu, bu Nur-u Kur'an'ın da ona mukabele eden bir hidayet rehberi olduğunu idrak ediyordum.
Hazret-i Üstad'tan ve Nur talebelerinden mektuplar, lahika olarak her tarafa neşroluyordu.
Lahikalar evvelâ yeni yazı ile geldi. Sonra Hatt-ı Kur'an-iyi kısa zamanda lillahilhamd öğrendikten sonra eskimez harfle gönderilmeye başlandı.
Hiç itiraz etmeden üstadımızdan ve talebelerinden gelenleri, yazılanları kabul ediyorduk. Sanki onları hep içiyor, içiyor, susuzluğumuzu gidermeye çalışıyorduk.
O günlerde en büyük emelimiz, Nur talebesi olabilmekti. Nur dairesine girebilmeyi, ebedi kurtuluşa giden bir gemiye binmek gibi, necat ve kurtuluş vesilesi telâkki ediyorduk. Ruhumuz öyle hissediyordu."
Elbet Mustafa Sungur ağabeyin hatıraları bu kadar değil. O şimdi bu ruhla ebedi aleme sevenlerinin dualarıyla uğurlandı. Mekânı Cennet olsun. El-Fatiha.
03.12.2012 Yeni Akit
Yorumlar
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.