27 Nisan 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara26°C

HUZURSUZ RABITA

Arkadaşımız Kazım Berkay Özkardaş, Yunus Emre Altuntaş'ın Huzursuz Rabıta kitabına değindi.

Huzursuz Rabıta

23 Ocak 2015 Cuma 14:56

Yunus Emre Altuntaş’ın “Huzursuz Rabıta” isimli şiir kitabı Ebabil Yayınları’ndan çıktı. Kitabı incelemeye isminden başlamak gerek; çünkü bu isim şairin şiirini hangi temeller üzerine oturttuğunun ipuçlarını veriyor bizlere. Bilindiği üzere rabıta, kelime olarak “bağlamak, birleştirmek” anlamlarına gelse de tasavvufi terminolojide müridin mürşidini hayal ederek kalbini onun kalbine bağlaması demektir. Ancak şair bu eylemin başına “huzursuz” diye bir sıfat eklemiş. Bu da şiirinin modern dünyada yazılmış olmasıyla alakalı; zira bizler için en hayırlı amelleri teşekkül eden ibadetlerimizin bile huzursuz olabileceği zamanlardayız. Şairin modern dünyadaki yerinin ipuçlarını, iki bölüm halinde tasarladığı kitabının bölüm başlıklarına bakarak da anlayabiliriz: Çığlık Sabahı, Değirmenden Sesler. Bir korku yahut acı ifadesi olan “çığlık” ile başlayan kitap, öğütülme süreci ile devam ediyor. Yani bir tekamül söz konusu. Son olarak, kitabın genel profilini ve şairin nereden gelip nereye gittiğini tetkik edebilmek için kitabın ilk ve son şiirlerine bakabiliriz. Kitabın ilk şiiri Dibace’de “Var mı bu kadar ölüm/ Bu kadar tasallut civarındayken/ Şairin başka kelimeye harcı?” ölümü çoğullaştıran şair bizleri “ölmeden önce ölme”ye çağırıyor diyebiliriz. Kitabın son şiiri E’de ise “ben istemedim şair olmayı/ ne kadar sussam o kadar şiir” diyen şair, az önce sözünü ettiğimiz tekamül sürecinde sustuğunu ve böylece şiirini damıttığını anlatıyor olsa gerek.

Devamı için: http://kulturgundemi.com/edebiyat/huzursuz-rabita-haber-6471#sthash.JmQUrlMb.dpuf

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.