09 Kasım 2025
  • İstanbul20°C
  • Ankara18°C
  • İzmir20°C
  • Konya17°C
  • Sakarya23°C
  • Şanlıurfa25°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep22°C

İBRAHİM KİRAS'TAN: LAİK OLMAYANLARIN ADAM OLMADIĞININ KANITLARI

İnsanın başına ne geliyorsa dinî taassup yüzünden geliyor” diye düşünenlerin kanıtlarını tartışmaya devam... (Bu yazı bazıları için ikinci baskı olacak. Onlardan özür dileyerek...

İbrahim Kiras'tan: Laik olmayanların adam olmadığının kanıtları

Bizans yöneticileri ve ahalisi yaklaşmakta olduğunu gördükleri bu tehlike karşısında nasıl bir tutum takınılması gerektiği konusunda ikiye ayrılmışlardı. (Bu politik görüş ayrılıklarını aslında büyük ölçüde farklı zümrelerin sosyal durumları ve ekonomik çıkarları belirliyordu.) Bu iki gruptan biri Avrupa’nın yardımını ve desteğini sağlayarak Osmanlı gücü karşısında direnmenin -hatta Türkleri yenip eski topraklarına yeniden sahip olmanın- mümkün olacağını düşünenlerdi. Yöneticilerin ve zengin ailelerin çoğu bu grup içinde yer alıyordu.

Diğer bölüm ise “Türkler şimdiye kadar ele geçirdikleri Hıristiyan şehirlerinde ahaliye iyi davrandılar; ne dinlerine karıştılar ne de ticari işlerine” argümanını ileri sürerek Türk imparatorluğuna katılmayı savunanlardı. Bu grup da çoğunlukla büyük tüccarlar ve din adamlarından oluşuyordu. 13. yüzyılda gerçekleşen Latin işgalinin acı hatıraları hala hafızalarda tazeliğini koruduğu için ahalinin büyükçe bölümü de bu ikinci gruptan yana tavır alma eğilimindeydi.

Ancak, başta İmparator olmak üzere yönetici sınıfın mensupları ilk grupta yer aldığı için devletin resmi politikası bu istikamette oluştu ve Avrupa ile bu bağlamda temaslara başlandı. Muhatap ise Papa’ydı. (Yani Bizans ahalisini dinî bakımdan sapkın sayan, aynı şekilde Ortodokslarca sapkın kabul edilen, Katolik dünyasının ruhani -ve politik- lideri.)

Papalık temsilcileri Avrupa’nın Bizans’ın yardımına koşması için öncelikle “aradaki dini farklılıkların ortadan kaldırılması” gerektiğini bildirdiler İmparator Paleologos’a.

İmparator çaresizdi. “Kiliselerin Birliği” görüşmelerine başlanması talimatını verdi adamlarına.

İki büyük konferansın ardından yürütülen uzun müzakereler sonucunda Bizans temsilcileri “Papa’yı bütün Hıristiyanların başı olarak tanımayı ve itikadî konulardaki farklı görüşlerinden vaz geçmeyi” kabul ettiler. Bunun anlamı Ortodoks inancını bırakmak ve Katolik hâkimiyetini benimsemek demekti.

Ortodoks Kilisesi -tabii olarak- buna şiddetle karşı çıktı. Halk ikiye ayrılmıştı.“Birlik yanlıları” ve “birlik karşıtları” diye. “Kiliselerin Birliği”ni savunanlar“Şehri Müslümanlar ele geçireceğine İsa’ya ve Meryem’e inanan Latinlere verelim” diyorlardı. Bu sözlere cevaben, karşı cephenin liderlerinden Lukas Notaras “Bu şehirde Latin külahı görmektense Türk sarığı görmeyi tercih ederim” şeklindeki ünlü sözünü söylemişti.

“Mezhep kavgaları” veya “din tartışmaları” denilen olayın aslı budur. Görüldüğü gibi “dinî” olmaktan ziyade “politik” muhtevalıdır ve Bizans’ın çöküşünün sebebi değil, sonucudur.

13.10.2011 Star
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.