- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul18°C▼
- Ankara16°C
- İzmir21°C
- Konya17°C
- Sakarya18°C
- Şanlıurfa23°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep21°C
İDRİS KARTAL: TARİHİN KARASULARINDA BATMAYAN BİR HAZİNE: ENDÜLÜS
İslâm dünyasının en acı verici kayıplarından bir tanesi de Endülüs'ün kaybıdır. Endülüs'ün kaybı alelade bir toprak kaybının çok çok ötesinde bir medeniyetin, bir kültürün yok edilmesini de içerir.

26 Temmuz 2022 Salı 13:32
En acımasız orduların yerle bir ettiği, taş üstünde taş bırakmadığı bu coğrafyada aynı zamanda demografik bir yıkım da söz konusu olmuştur. Batı'nın var olduğu günden bugüne kadar devam ettirdiği ancak çektiği perdeyle göstermediği yağmacı, talancı ve hoşgörüden yoksun yüzü Endülüs'ün enkazı üzerinde bir kez daha bayrağını dalgalandırmıştır. İnsan hakları ve demokrasi havarilerinin her çağa sıkıştırdıkları bir katliam muhakkak çirkin yüzüyle insanlığa selam çakmaktadır.
Prof. Dr. Lütfi Şeyban, "Endülüs: Cihat, Reconquista, Concivencia" isimli eseriyle bizleri bir zamanlar yaşamış örnek bir İslâm Devleti'nin topraklarında gezdiriy rüya gibi gelip geçen bu "saadet" devrinin yeniden yaşanması için de fikirler veriyor. Kitap, Endülüs adının kökenlerini açıklayarak başlıyor. Burada çeşitli zamanlarda bölgeye hâkim olan güçlerin mücadelesi ve Endülüs'e verdikleri isimler anlatılıyor. Yazar, Endülüs'ün önemini ve tarihteki yerini Haçlı fikrinin ortaya çıkmasına sebebiyet vermesi dolayısıyla kalın çizgilerle çiziyor. Basit olarak Haçlı zihniyetini ve Haçlı hareketlerinin toplu ve aynı hedefe ulaşmak maksadını güttüğünü düşünürsek Endülüs'ün önemini daha iyi kavrarız. Avrupalı, kendinden olmayan kültürlere tahammül göstermeyi hiçbir zaman öğrenemedi. Kendinden olmayanları yok etmek uğruna düşmanlarıyla dahi ittifak yaparak onları sindirmeyi denedi. Anadolu dışında bu hususta öyle ya da böyle başarılı olduklarını söyleyebiliriz. Endülüs'ün başına gelenleri Hristiyan dünyasının İslâm'a ve Müslümanlara bakışı çerçevesinde değerlendirmek doğru olacaktır. Hz. Muhammed döneminde Hristiyanlara karşı genel olarak bir sevgi ve müsamaha duygusu hâkimdir. Bu duygular Dört Halife ve Emeviler döneminde de devam etmiştir. Fakat Hristiyanların İslâm fetihleri genişledikçe ve "rahatları bozuldukça" Müslümanlara bakışı hoşgörüden uzak ve saldırgan bir kimliğe bürünmüştür. Müslümanların ilerleyişi İslâm ve onun peygamberi hakkında iler tutar yanı olmayan iddiaları ve daha kötüsü inanışları beraberinde getirmiştir. Avrupa karasalında eğitimden, sorgulamadan ve serbest düşünme “fikrinden” uzak, sadece yakın çevresiyle etkileşim içinde bulunan zavallı halkı, Müslüman korkusuna ve onlara karşı sebepsiz kine ve öfkeye sevk eden de budur. Bazen de en güvendikleri ve sorgulamayı akıllarına dahi getirmedikleri ruhban sınıfının önüne koyduğu yemeği yemekten başka ve gereksiz korku öfke duymaktan başka yapacak bir şeyleri olmaması normal geliyor. Seçkin sınıflara kayıtlı olmamak ve sadece yönetilen olmak bunu gerektiriyor çünkü.
Yorumlar
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.