Geçen hafta “Müslüman Aydın İhtiyâcı ve Aydınımızın Mes’ûliyeti” mevzûunu merhûm Sezâî Karakoç ve S. Ahmet Arvasi’den iktibaslarla ortaya koymaya çalışmıştık.
Akla hemen “Tamam, Müslüman aydının ekmek-su kadar mühim olduğunu anladık, peki İslâm aydını nasıl olunur?” suâli geliyor. Meselenin ehemmiyetine binâen ara vermeden Sezai Karakoç’un müteâkip yazısı ile tamamlamak gerekiyor. Büyük ve muztarip bir mütefekkir şâirin gönlünden ve zihninden çıktığı her cümlesinden hissedilen yazısıyla…
İslâm Aydını Olmak
Kendi ülkesini, doğunun, batının saldırısından koruyacak olan islâm aydını, her şeyden önce kendini bilmek zorundadır. Kendini bilmek, yani islâmı kaynaktaki en duru haliyle bilmek, islâmdan uzaklaşış sebeplerini araştırmak, bugün bu dünya ve öte dünya önünde nerede durduğumuzu düşünmek, islâm ruhunu yeniden canlandırmanın çilesini çekmek. Çağın aynasında yansıyan kendi gölgesini görmek, kendini hesapların en incesiyle hesaba çekmek. Geçmiş zamanı tanımak, taklitten kurtulmak, alışkanlık yerine canlı inancı yürekte kökleştirmek. Gelecek zaman adına gönülde şiddetli bir ülkü ateşi tutuşturmak. Hayatla ölüm arasındaki sırrı dert edinmek.
Devamı: https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/ahmet-talib-celen/islam-aydini-olmak-37973.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.