- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
05 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara13°C
- İzmir18°C
- Konya13°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa20°C
- Trabzon15°C
- Gaziantep17°C
İSMAİL KILLIOĞLU'NDAN: ÇINARIN BAĞRINDAKİ TAŞ
Küçük Çamlıca’nın Marmara’ya bakan yamacında Subaşı Camii vardır. Caminin girişindeki çeşmenin suyu Çamlıca tepesinden gelir. Tam anlamıyla “sebil”dir ve suyun herhangi bir bedel karşılığında verilmesi men edilmiştir.

Subaşı Camii’nin avlusuna, önünden geçen yoldaki girişte asırlık, ulu bir çınar, bir hayli badirelerden sonra hâlâ ayakta durmaktadır. Beş on yıl öncesinde bağrı, gövdesinin topraktan iki-üç metre yükseğe kadar oyulmuştu. Hatta bir nadan adam, o kovuğa ıvır zıvır birtakım şeyler bile koymaya başlamıştı. Adeta kalbe saplanan hançerin döndürülmesiyle yaralanan beden nasıl acılı bir ölüme zorlanırsa, ulu çınar da benzer bir durumla boğuşur gibiydi. Bereket, ulu çınarın bağrındaki kovuk özel bir maddeyle dolduruldu, bir bakıma kalp ameliyatı oldu ve canlandı. Yaşlı, kırılmış dalları budandı, ululuğuna yaraşır yüksekliği ve görkemi biraz örselendi ama hayatta oluşu, yaşama azmi imrenme duygusunu depreştirebiliyor.
Böyleyken, ulu çınarın bağrına taş dökülmüş duygusundan kurtulamıyorum. İstanbul’un da! Daha önemlisi, insanın da bağrına, yüreğine bin bir çeşitten ihtiyaç gibi algılatılmış ihtiyaç olmayan taşların döküldüğünü bir iç sızıyla duyar gibiyim: Ey insan, ses ver!
02.10.2013 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.