- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
07 Kasım 2025- İstanbul16°C▼
- Ankara10°C
- İzmir14°C
- Konya8°C
- Sakarya14°C
- Şanlıurfa15°C
- Trabzon14°C
- Gaziantep13°C
İSMAİL KILLIOĞLU'NDAN: KÜRESELLEŞME VE AHLAK
'80’li yıllarda dünya kamuoyunun algılamasını kuşatmaya başlayan “küreselleşme” (globalisation)nin, otuz yılı aşkın uygulanmasına rağmen ortada duran görüntünün daha bulanık ve daha muğlak olduğu söylenebilir.

XVIII. ve XIX. yüzyılların emperyalist uygulamalarında, çok uzaktan da olsa, bizzat ahlak dünyasının kurucu erdemleri arasında belirleyici konumda olan “doğruluk” (insanın dışına karşı) ve “dürüstlük” (insanın kendisine karşı), “yardımseverlik” gibi erdemlerin çağrıştırıldığı göreceli bir duygunun varlığına atıf sezilebilir. “Uygarlaştırma”, “eğitme”, “hayat standardını yükseltme” gibi söylemlerin gölgesinde “Avrupalı”nın “insanlık ve dünya için” önemini vurgulayıcı ve ona göreceli bir “erdemli kişilik” sağlayıcı tutumda görünme arzusu böyledir. Nitekim Avrupa dışındaki ülke ve devletlerde bu tutumun belli azınlıklar, gruplar, kesimler, toplumsal sınıflar tarafından kabul görmesi, bu göreceli değerlerin, emperyalist politikaların somutluğunu ve gerçekliğini gölgeleme kabiliyetiyle ilişkilidir. Çin Mandarin aristokrasisi, İngiliz emperyalizmiyle uzlaşarak halkın geçim kaynağı olan pirinç tarlalarına afyon ekimini şart görebilmiştir. Mao’nun “Uzun Yürüyüş”ü, geç ve güç de olsa söz konusu göreceli değerin ve emperyalist tutumun ve uygulamanın doğurduğu bir karşı tepkiydi. Onun da göreceli bir değere dayandığı ancak '70’li yıllarda “Le Monde Diplomatique”in sürmanşete çektiği şu başlıkta ifadesini bulur gibiydi: “Konfüçyüs Mao’yu Yendi!”
Özetle emperyalizm olarak nitelenen devletlerin uyguladığı politikaların oluşturulmasında, hukuktan önce ahlaki ilkelerin kullanılması ve değerlendirilmesi şöyle ve böyle söz konusudur. Bu bağlamda, “Küreselleşme” söyleminin atfettiği bir ilke var mıdır? Bir başka yazıda ele alınacaktır.
06.02.2013 Milli Gazete
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.