- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
İSMET EMRE: ÖDÜNÇ ALINAN ŞİİR
17 Haziran 2020 Çarşamba 13:07
Güvenliğin estetiğe, hijyenin lekeye, genelin özele yaşam hakkı tanımadığı yeni bir dünyaya “taşınıyoruz.” Yakın bakmanın, temas etmenin, evirip çevirmenin, dokunarak dönüştürmenin ve yumuşatmanın bütün imkanları elimizden alınıyor. “Mesafe” bütün ilişkilerin öncülüne dönüşüyor bundan böyle. Sesin sese, nefesin nefese dokunmaktan korktuğu böylesi bir süreçte kelimenin salimen yüreğe inmesinin hiçbir garantisi yok. Birbirine bakmaktan çekinen yüzey yapıların birbirinin içindekine dokunması nasıl mümkün olabilir? Birinin ötekini zenginlik değil tehdit olarak algıladığı bir karşılaşmada göze bağlanmış hangi ip yüreğin derin sularına dalabilir? Tam karşıdan bakış yerine çapraz ve omuz hizasından titrek görüşün egemen olduğu ilişki biçimlerinde elde edilen hangi edebiyat insanın susuzluğunu giderebilir?
Bakışlar duraksamaya ve hayranlığa ayarlanamadığına, şöyle bir tarazlayıp titrek adımlarla geri çekilme içgüdüsüyle hareket edeceğine göre hangi ayrıntı gözün retina tabakasına yerleşebilir, hangi dikkat dağınık olanı gözden içeri buyur edip yüreğin odalarını gezdirebilir? Edebiyatın insandan istediği ne kadar ayrıntı varsa onların hiçbirinin karşılanamayacağı yeni bir muhatabiyet ilişkisine giriş yapıyoruz. Metaller ağaçları, camlar kitap sayfalarını çoktan emdi, soğurdu, yok etti. İnsana karşı nesneyi, okumaya karşı seyretmeyi, hissetmeye karşı duygudan arındırılmış teyakkuzu öne süren bu yeni süreç okumanın bedeni olan kitabı raflardaki kokusu, nemiyle beraber hayatın ortasından alıp kıyısına attı, müzelik bir eşya olarak nostaljiye çoktan dönüştürdü. Artık zamanın nefesine tabi, yıllar geçtikçe sararmış, benzi solmuş, o nefesin burcu burcu göğe yükseldiği küf kokulu kitaplar devri geçti. Onlar, antikacı dükkanlarındaki raf yerlerini alırken, parmak uçlarına tutturulmuş veya deri altına enjekte edilmiş şeffaf cümleler alanı yoklayacak yeni insanı.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/prof-dr-ismet-emre/odunc-alinan-siir/haber-241540
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.