08 Kasım 2025
  • İstanbul16°C
  • Ankara15°C
  • İzmir16°C
  • Konya14°C
  • Sakarya15°C
  • Şanlıurfa21°C
  • Trabzon17°C
  • Gaziantep17°C

KADİR DİKBAŞ'TAN: IMF'YE VERDİĞİMİZ İLK DESTEK VE KREDİ NOTUMUZ

Son birkaç gün içinde, ekonomide beklemediğimiz iki önemli gelişme yaşadık. Önce Uluslararası Para Fonu'na (IMF) 5 milyar dolar kaynak aktaracağımız haberi geldi. Henüz onu hazmetmeden ikinci bir sürpriz yaşadık.

Kadir Dikbaş'tan: IMF'ye verdiğimiz ilk destek ve kredi notumuz

Türkiye'nin aktaracağı kaynak, Merkez Bankası'nın rezervlerinden verilecek. Ama şartları da var. Bu verilen para resmi döviz rezervinden sayılacak. Yani Türkiye'nin rezerv göstergelerini etkilemeyecek; IMF'de kullanıma hazır nakit rezerv gibi görünecek. Ve ihtiyaç duyduğunda çekebilecek.

Bu nokta önemli. Paranız Merkez Bankası'nın kasasında duracağına veya bir Batılı bankada, ABD Hazinesi'nin çıkardığı tahvillerde yatacağına IMF'de bekleyecek. Siz de ilk kez "dünyayı kurtaran" ülkeler arasına katılmış olacaksınız. Bu önemli bir statü, bir prestij.

Bu bakımdan Türkiye'nin IMF'den sürekli para ve "reçete" alan ülke konumundan çıkması ve "veren el" durumuna yükselmesi tarihi bir gelişme. Eğer dünya siyasetinde ağırlığımızı artırmak istiyorsak, bundan sonraki süreçte daha fazlasını da ortaya koyabilecek hale gelmemiz gerekiyor.

O sebeple Türkiye, mali dengelerini ve ekonomik altyapısını buna göre tesis etmeli. Bugün 5 milyar dolar kaynak aktaran Türkiye, rüzgâr yarın ters döndüğünde, yeniden IMF desteğine ihtiyaç duymamak için ne gerekiyorsa şimdiden yapmalı.

Gelelim, Türkiye'nin kredi notunun sürpriz bir şekilde yükselmesine. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's, Türkiye'nin tahvil notunu bir kademe yükselterek Ba2'den Ba1'e çıkardı. Not artırmasının, ana gerekçesi olarak "kamu finansmandaki ciddi iyileşmeyi" gösterdi. Fakat buna rağmen, Türkiye hâlâ "yatırım yapılabilir" ülke konumunda gösterilmiyor. Diğer kuruluşlara göre de böyle.

Piyasaların pek beklemediği bu not artışı, dövizi aşağı çekerken İMKB'de de yükseliş getirdi, faizler düştü.

Burada bir noktanın altını çizmekte fayda var. S&P kredi notumuzun görünümünü "pozitif"ten "durağan"a çevirdiğinde pek çok uzman ve siyasetçi kredi derecelendirme kuruluşlarına ağır eleştiriler yöneltip, güvenilmez olduklarını ilan etmişti. Şimdi de bu kuruluşlara övgü yağdıranlar var.

Ölçüyü kaçırmamakta, ihtiyatlı davranmakta fayda var. Şurası bir gerçek ki, kredi derecelendirme kuruluşlarının not indirimleri ve yükseltmeleri bazen, birtakım uluslararası parasal operasyonların öncü işareti de olabiliyor.

Evet, bu kuruluşların notları ülkenizin borçlanma maliyetlerini etkiliyor, bari yatırımcı olarak "gaz"a gelmeyelim. Notumuz düşerken de, yükselirken de. Bizi biz daha iyi tanırız, kendi bilgilerimize güvenelim. Gerçek yabancı yatırımcı da bunu yapıyor zaten.

Şu an dünyada, petrol fiyatları ve diğer emtia fiyatları düşmeye devam ediyor. Bu, Türkiye'nin ödemeler dengesi için iyi haber. Umarız, bizi rehavete sürüklemez.

Çünkü yapısal bir düzelme yok henüz, tamamen "konjonktürel". Ama bu "konjonktür" yapısal sorunları çözmeyi kolaylaştıracak bir unsur. O yüzden yeni teşviklerin de açıklandığı şu dönemi iyi değerlendirmek lazım.

22.06.2012 Zaman
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.