- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul20°C▼
- Ankara18°C
- İzmir20°C
- Konya17°C
- Sakarya23°C
- Şanlıurfa25°C
- Trabzon17°C
- Gaziantep22°C
KADİR DİKBAŞ'TAN: YÜKSELEN TÜRKİYE, RAHATSIZ EDİYOR
Şunu tekrar tekrar söylemekte fayda var. Dünya dengeleri hızlı bir şekilde değişiyor. Güç ve sermaye Batı'dan Doğu'ya kayıyor. Ortadoğu ve Kuzey Afrika değişiyor. Türkiye de, yakın tarihinin en hızlı gelişim ve dönüşümü içinde.

ABD'de de büyük sıkıntılar var. Eylemler bir ayını doldurdu. Ve görünen o ki, özellikle Avrupa'yı daha zor günler bekliyor.
27 üyeli AB'deki ortalama işsizlik oranı şu an (ağustos itibarıyla) yüzde 9,5. Avro bölgesindeki oransa yüzde 10,0. Rekor, yüzde 21,2'lik oranla İspanya'da.
Türkiye'de ise işsizlik oranı yüzde 9,1'e geriledi temmuz ayına ilişkin son verilerde. Büyümenin yıl sonunda yüzde 7,5 olması bekleniyor. Gelecek yıl da yaşanan küresel krize rağmen yüzde 4 civarında bir büyüme tahmin ediliyor. Bütçe açığı her geçen yıl azalıyor. İlk dokuz ayda fazla söz konusu.
AB'de ise korkunç kamu açıkları mevcut. Borç yükü Türkiye'ninkinin kat kat üstünde. Ekonomik büyüme beklentileri düşük. Yılın ilk yarısındaki büyüme sadece yüzde 1,6. Bazı ülkelerde negatif oran söz konusu.
Evet, dünya değişiyor, bölgemiz değişiyor. Ekonomik savaş giderek kızışıyor. Ekonomik ve siyasi sorunlarını aşan Türkiye, bu değişen dünyada önemli bir rol üstlenme gayretinde. Aslında isteseniz de, istemeseniz de tarihi kökleriniz bu konuma itiyor sizi.
Ama gerek bazı bölge ülkeleri, gerekse kadim terör destekçisi bazı Avrupalı ülkeler, üstlendiğiniz bu rolden oldukça rahatsız. Kendileri düşerken Türkiye'nin yükselişini hazmedemiyorlar. Dünya ile muhabbetle kucaklaşmanızdan rahatsızlar ve şöyle ya da böyle hızınızı kesmek için terör belasıyla sürekli meşgul olmanızı istiyorlar.
Bunu görmek için uzman olmaya da gerek yok. Terör olaylarının artış gösterdiği günden bu yana yaşanan sürece bakmak, olayları iyi okumak yeter.
Ve ne yazık ki terör şebekesi, önceki gün de 24 fidanımızı şehit etti. Allah hepsine rahmet eylesin, ailelerine ve bütün milletimize başsağlığı ve sabırlar versin. Bu acının ne demek olduğunu, en iyi o fidanları büyütüp vatana kurban vermiş anne ve babalar bilir. Onların acısını paylaşmak hepimizin görevi ve borcu.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın olaydan hemen sonra yaptığı açıklamadaki şu sözler bence çok manidar: "Her kim ki teröre gizli ya da açık destek veriyorsa, her kim ki terörü besliyor, koruyor yataklık ediyorsa, kim ki teröre müsamaha gösteriyor, terörün kanlı yüzünü örtmek, terör örgütünün insanlık dışı saldırılarını görmezden gelmek gibi bir gafletin içinde bulunuyorsa tamamı bilsinler ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin nefesi her birinin ensesinde olacaktır. Terör örgütü nereden besleniyor, nereden destek alıyor, kim veya kimler tarafından teşvik ediliyorsa hepsinden mutlaka ama mutlaka bunun hesabı sorulacaktır."
Ve şu cümle de adrese teslim bir cümle: "Son dönemde yoğunluk gösteren terör faaliyetleri, terör örgütünün birilerinin maşası olduğunu çok net olarak ortaya koymuştur. Terör örgütü, Türkiye'nin huzuruna, kardeşliğine ve istikrarlı büyümesine kasteden odakların taşeronu olduğunu bu son olaylarla bir kez daha göstermiştir."
Evet, büyüyen ekonomisi, içeride gerçekleştirdiği halkıyla barışma, demokratikleşme gayretleri ve izlediği dış politika ile Türkiye, birilerini fena halde rahatsız ediyor. Son dönemdeki açılımlara rağmen artan hain saldırıların başka bir izahı yok.
Bu noktada, başka eylemlere karşı da uyanık olmak lazım. Sırf sizin önünüzü kesmek, huzurunuzu bozmak için bugün malum taşeronla anlaşanlar yarın başka taşeronlarla iş tutabilirler. Sokak teröründen finans terörüne kadar her yolu deneyebilirler. Dikkatli olmak, ortak düşmana ve piyonlarına karşı kökenimiz ne olursa olsun "bir" olmak mecburiyetindeyiz.
21.10.2011 Zaman
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.