- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
KENDİSİNE BİÇİLEN ROLLERİ RED EDEN TÜRKİYE
Bugün dünyanın önde gelen düşünürleri yenibir paradigmanın eşiğinde olduğumuzda hemfikir. Peki tüm bu hikayede biz neredeyiz?
06 Eylül 2021 Pazartesi 12:05
On dokuzuncu yüzyıl “evrensel”in çağıydı. Aydınlanma’nın kendinden emin, mütekebbir rüzgârını arkasına alan Batı, kendisine atfettiği üstünlükleri kainatın tamamının kanunu olarak duyurdu. Öyle ki bu dönemde yazılan, gerek siyasi gerek felsefi, tarih kitaplarında Batı tarihin ilerlemesinin son durağıydı. Halen bu yüzyılın gölgesi üzerimizde, Batı’nın ebedi zafer naraları kulaklarımızda. Evrensel, millinin, tikelin, kültürelin karşısında konumlanır.
Gelgelelim, evrensel olarak kendini tanıtan bu heyula da bir yerin kültürüdür. 20. yüzyılın bağımsızlık ve sömürgesizleşme mücadeleleri, hem sahada hem de fikriyatta bunu göstermiştir. Millî olana, milliyet şuuruna yer açabilmek için Ziya Gökalp’ten başlayarak münevverlerimiz büyük kalem savaşları verdiler.
Ne var ki, evrensele geri adım attıran millî kurtuluş mücadeleleri devrini müteakip, 1970’lerle başlayarak “küreselleşme” rüzgârı başladı. Artık Batı evrensellik iddiasında değildi, daha mütevazı ama kurnazca dünyanın küreselleşmesinde, müşterek bir dünya kültürünün oluştuğundan dem vurdular. 70’lerde başlayan bu söylemler Sovyetlerin çöküşüyle beraber amansız bir şekil aldı, 90’larda sınırların kalktığı, serbest ticaretin büyük bir küresel refahyaratacağı teranelerini her yerde duyardık. Geçen 30 yılda dünya daha da eşitsiz, uluslararası toplum daha da sorumluluktan kaçar hale geldi. Kültürel küreselleşme hülyaları, evrenselci hırçınlıktan farklı olarak, yerele saygılı göründü. Küreselin çağında yerel folklorik bir detay, turistik bir ilginçlik derekesine düşürülmüş, halkların mazisinden ‘saygıdeğer’ bir vesika olarak tasavvur edilmiştir. Küreselleşme geçmişin yerel-milli bağlılıklarından kopuşu salık verir.
Devamı: https://www.insaniyet.net/kendisine-bicilen-rolleri-red-eden-turkiye/
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.