- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
KERİME YILDIZ'DAN: ANZAKLAR, ANCAK SÖMÜRGE DESTÂNI YAZARLAR
Okuyanlar hatırlar; gazetemizin târih sayfasındaki ilk yazım, Anzaklar hakkındaydı. “Anzaklar, Bizim Neyimiz Olur?” başlıklı yazım. Hem 2015’in yaklaşması hem de Son Umut filminin gösterime girmesi sebebiyle böyle bir konu seçmiştim.
25 Nisan 2015 Cumartesi 10:22
Okuyanlar hatırlar; gazetemizin târih sayfasındaki ilk yazım, Anzaklar hakkındaydı. “Anzaklar, Bizim Neyimiz Olur?” başlıklı yazım. Hem 2015’in yaklaşması hem de Son Umut filminin gösterime girmesi sebebiyle böyle bir konu seçmiştim.
O yazımda, Atatürk’ün 1934’deki Anzak tâziyesine olan mesâfemi de belirtmiştim.
Şimdi aynı mesâfeyi, kalemimin nâmusu gereği, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Barış Zirvesi’nde, Anzaklar hakkında söylediği sözlere de koymak istiyorum.
Belki diplomasi dili bunu gerektiriyor olabilir ama, benim Çanakkale şehitlerine karşı sevgi ve saygım da bunu gerektiriyor. Gönlümde, Anzak kahramanlarına(!) yer yok.
Kimse kusura bakmasın, benim ülkemi işgâl etmeye gelen askerleri saygıyla selâmlayamam. Ben, bizim şehitlerimizi saygıyla selâmlarım. Mertçe, kahramanca savaşan bizim askerlerimizdi. Çünkü vatanlarını, dinlerini müdâfaa ediyorlardı.
Tutturmuşuz bir centilmenlik hikâyesi. Hangi centilmenlik? Avustralyalı savaş muhabiri Charles Bean’in günlüğünde anlattığı, 9 Ağustos 1915’de 100 Türk ve iki Alman esirin cayır cayır yakılmasını gülerek seyreden Anzaklar mı centilmen?
Başbakan, Ahmet ve Mehmetler’le, Toni ve Coniler’in, asırlarca sürecek bir destânı birlikte yazdıklarını söyledi. Destânı, benim Mehmedim yazdı; Toniler, Coniler değil.
Anzaklar, binlerce kilometre öteden, düpedüz haçlı ruhuyla işgâle geldiler. Zamanla İngiltere onları zorla getirmiş gibi bir algı oluştu. Oysa onlar, hilâle karşı savaşmaya gelen haçlı gönüllüleriydi. Mehmet Akif’in Çanakkale şehitleri şiirinde “kimi bilmem ne belâ “ dediği işgâlcilerdi. Bu Anzaklar’ın dedeleri, Çanakkale’den asırlar evvel, Avustralya ve Yeni Zelanda’yı işgâl edip sömürgeleştirdi. Yerli halka soykırım yaptı.
Onların bildiği tek destân sömürge destânıdır. Ülkelerinden binlerce kilometre ötedeki ülkeleri sömürmeye nasıl gittilerse aynı ruhla Çanakkale’ye de geldiler.
Davutoğlu, Atatürk’ün Anzak tâziyesinden ve bir Avustralyalı annenin cevâbından da bahsetti. Yıl 1934. Toniler Coniler için âbideler dikilip mezarları şenlendirilirken bizim şehitliklerimiz, ıssız ve bakımsızdı. Bu gidişâta bir avuç milliyetçi münevver dur dedi de şehitliklerimiz ziyâret edilmeye, ihyâ edilmeye başlandı.
“Anzaklar’ın ülkeleri için savaştığı” cümlesini hiç anlayamadım. 1. Dünya Savaşı’nda, Avustralya ve Yeni Zelanda ile ne alâkamız vardı ki ülkeleri için savaşmaya gelmiş olsunlar.
Devamı için: http://www.gazetevahdet.com/anzaklar-ancak-somurge-destani-yazarlar-1862yy.htm
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.