- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
30 Ekim 2025- İstanbul18°C▼
- Ankara18°C
- İzmir23°C
- Konya17°C
- Sakarya19°C
- Şanlıurfa22°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep20°C
KLASİK EDEBİYATIMIZA KAPI ARALAYAN KİTAPLAR
YÖK başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın Gökkubbe Yayınlarından çıkan Belagat, Klasik Edebiyat Bilgisi Biçim-Ölçü-Kafiye ve Divan Şiirinden Seçmeler kitapları bizi klasik edebiyatımızın ufuklarında dolaştırıyor.

24 Temmuz 2018 Salı 13:49
Yekta Saraç, Belagat kitabında belâgatin “Yerinde söylenmiş doğru ve güzel sözü” konu ve gaye edinen bir ilim dalı olduğunu söyleyerek belâgatin iki yönü olduğunu şöyle açıklar: “Biri meleke, diğeri ilim olma durumudur. Her insan bir sözü zamanında, yerinde ve olması gereken şekliyle söyleyebilme yeteneğini doğuştan kendisinde taşır. Diğer bir ifade ile belli bir dönem belâgatin eş anlamlısı olarak kullanılan “beyan” insan ile var olmuştur.”
“Belâgat, bir düşünce ve duygunun yerinde ve zamanında en açık şekilde ve akıcı bir dille ifade edilmesidir. Kelimenin temel anlamı ulaşmak, bir şeyin son noktasına erişmek, olgunlaşmaktır.”
Kitap, belâgatin öğrenilen ve öğretilen, kuralları belirlenmiş, konu çerçevesi çizilmiş bir disiplin halini almasının çok sonralarda geliştiğini dile getirilir. Yazar, belâgat üstadı olarak anılan Abdülkahir Cürcanî’nin yazmış olduğu iki kitapla belâgat ilmine yeni bir bakış açısı getirdiğini söyler. Abdülkahir Cürcanî Delâilü’-İ câz isimli eserinde Kur’an-ı Kerim’in belâgat yönünden icazını Abdülcebbar’ın görüşünden de hareket ederek sözün fesahatine dayandırır. Fakat bu lafzın güzelliği veya manaların etkileyiciliği, orijinalliği anlamında değil, maksadın ifade şekli ve sözün nahivle ilgili bağlantıları anlamındadır.
“Belâgat kitaplarında sözün fasih olmak şartıyla muktezâ-yı hâl ve makam denilen söyleyenin, söze muhatap olanın ve dile getirilecek düşünce, duygu ve hayalin durumuna uygun şekilde söylenmesi olarak tanımlanır. Muktezâ-yı hâl ve makam, lafızların gösterdiği anlamların belirlenmesi ve anlaşılmasında da önemlidir. Aynı kelime farklı bağlamlarda farklı anlamlar kazanabilir. Belâgat ile iki şey nitelenir; kelâm/söz ve bu kelâmı dile getiren.
Yorumlar
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.