KÜÇÜK ANSİKLOPEDİ, BÜYÜK FACİA!

İsrail meclisinin bile ancak 1980 yılında kabul edebildiği, Birleşmiş Milletler’in ve ona bağlı iki yüze yakın ülkenin reddettiği bir iddiayı bu “Küçük Hayat Ansiklopedisi” nasıl oluyor da gerçek bilgi gibi sunabiliyor?

Hayat Küçük Ansiklopedi’yi Altındağ ilçesinde Ulubey Ulu Camii’nin kitaplığında gördüm. 1968 yılında İstanbul’da yayımlanan kitabın “Kudüs” maddesini merak edip okudum:

KUDÜS, İsrail-Ürdün sınırı üzerinde, 160.000 nüfuslu tarihî bir şehirdir. Şehrin batıda kalan ve daha büyük kısmını teşkil eden yeni şehir İsrail’e, doğuda kalan eski şehir ise Ürdün’e aittir. Bugün iki kısım da İsrail’in elindedir. Üç büyük dinin de kutsal saydığı şehrin kuruluş tarihi belli değildir. M.Ö. 1000 yıllarında Hazreti Süleyman’ın başkentiydi. Yüzyıllar içinde Asurlular’ın, Babilliler’in, İskender’in ve Romalılar’ın eline geçti. 637 mayısında Müslümanlar tarafından Bizans’tan fethedildi. Şehir biri 1099, diğeri 1299’da olmak üzere iki defa Haçlılar’ın eline geçti. 1244 yılında da kesin şekilde Mısır-Suriye Türk-Memlûk İmparatorluğu’na katıldı. Osmanlı Padişahı Yavuz Sultan Selim 30 Aralık 1516’da Kudüs’ü aldı. “Müstakil sancak” olarak 401 yıl Osmanlı Türkleri’nin egemenliği altında kalan şehir, 22 Aralık 1917’de İngilizler’in eline geçti. İsrail Devleti’nin kurulmasıyla da bu devletin başkenti oldu.

Bütün dünyanın “Kudüs Fatihi” olarak tanıdığı “Salahaddin Eyyubi”nin adının bile anılmadığı bu satırları okuyunca düştüğüm dehşeti anlatamam. Azıcık gerçek saygısı olan herhangi bir Yahudi’nin, zırnık tarih bilinci olan bir İsraillinin, hatta fanatik bir siyonistin bile bu maddeyi böylece yazabileceğini zannetmiyorum. Hele o son cümledeki cür’et ve cesaret, o korkunç pervasızlık, tüylerimi ürpertti. Alçaklık, rezalet, kepazelik, ahlaksızlık, utanmazlık, küstahlık, habaset, pislik, facia… Ne diyeceğimi bilemedim.

Devamı: https://www.insaniyet.net/kucuk-ansiklopedi-buyuk-facia/