- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
“KÜLTÜRE ADANMIŞ BİR ÖMÜR” ÜZERİNE
80lerin sonu ve 90lı yılların başında lisedeydim. O yıllar, kendini bir şekilde sisteme uzak addedenlerin; Oğlum Osman, Kızım Ayşe tarzı hidayet romanları okuduğu yıllar.
11 Haziran 2020 Perşembe 11:27
Dava adamı olarak bildiğimiz ve kitaplarını gizli saklı okuduğumuz üstat Necip Fazıl’ın Çöle İnen Nur, Ulu Hakan Abdülhamid Han, Sultan Vahidüddin, Son Devrin Mazlumları, Sahte Kahramanlar gibi kitaplarını bulup okumuştum. Fikir tamamdı ancak bilgi zayıf ve bulanıktı. Üstat ispatlamıyordu, buna ihtiyaç da duymuyordu, ama ikna ediyordu. Bu metinlere dâhil olmak gurur ve huzur vericiydi. İçerik zihnimi meşgul ediyor ve bir çıkış arıyordum. Bazı şeyler eksikti. Taşrada fukara bir lise öğrencisi olarak bulamamam gereken iki kitabı buldum. Aslında o kitaplar beni buldu. İlki “Batılılaşma İhaneti” idi. D. Mehmet Doğan ismiyle ilk karşılaşmam. Okuduğumda beynimden vuruldum. Elimde bunu gören edebiyat öğretmenimiz Temellerin Duruşması’nı verdi. O dönem lise okuyan pek çok insan gibi fikir dünyamızı oluşturan eserler bunlar olmuştu.
Batılılaşma İhaneti daha önsözünden itibaren müthiş iddialarda bulunuyor, batılılaşmanın batılıların zorlaması ile yapıldığına dair tespitlerde bulunuyordu. Ele geçirilen “aydın” zümresi ve azınlıklar üzerinden kurulan sistemle “halk”ın bir nevi savaşından söz ediyordu. Sözde aydın kitlesinin kökünden kopuk “medeni” tavrı halk tarafından tutulmamış hatta “gavurluk” suçlaması ile karşılık bulmuştu. İlk bölümdeki “Mustafa Reşit Paşadan Günümüze Batılılaşma İhaneti” başlığı bile değerler dizisi (paradigma) iflası demekti. 11 yıl devletin bize öğrettiklerinin hiçbir hükmü yoktu artık. Deliller, tanık göstermeler ve dipnotlar belki de ilk kez rastladığım şeylerdi. Benim gibi geleneksel yapılarda yetişmeye çalışan insanlar üzerinde, bildiğimiz ama korku ve kaygıdan dile getiremediğimiz pek çok mesele ile ilgili, derin ve köklü etkiler bıraktı. Mesela Kabaklı Hoca da Temellerin Duruşması’nda ‘Son iki yüz yılın yakın tarihi genellikle yanlış okutulmaktadır. Oysa tarihimizi yanlış okutmaya, hiçbir zaruret ve hiçbir mazeret yoktur. Olsa olsa, doğrunun ışıkları, belki bazı gözleri kamaştıracak ve belki bazı çıkar tezgâhlarının işlemesini önleyecektir’. Demişti. Kafamdaki soru işaretlerinin şiddetlenip sonra da infilak ettiği dönemler.
Devamı: http://www.kitaphaber.com.tr/kulture-adanmis-bir-omur-uzerine-k3569.html
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.