- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler

- İstanbul16°C▼
- Ankara15°C
- İzmir20°C
- Konya15°C
- Sakarya17°C
- Şanlıurfa21°C
- Trabzon16°C
- Gaziantep19°C
KÜLTÜREL YAYINLARI EDİNMEME SEBEPLERİ ÜZERİNE

M. Ali ABAKAY
“Diyarbakır “ denildiği zaman, önceleri bir heyecan sarardı, bizi. Şehre gelen bir yazarın, şairin yolunu gözlerdik, kendisi görmemiz, konuşmasını dinlememiz biizm için yeterliydi. O, yazarın ya da şairin konuşmasından sonra değerlendirmeler alıp götürürdü bizi: kitaplarımız yayınlanacak, biz de o isimler gibi davet edileceğiz.
Tatlı bir düştü kurduğumuz o çocukluktan çıkıp yetişkinliğe varma dönemimiz. On yedi yaşında bir üniversitenin açtığı şiir yarışmasında mansiyon almamız, bizim kendimizi yazmaya kaptırmamıza sebep oldu. “Mansiyon” dediğimiz, ilk üçün dışında kalan teselli ödülü; piyangolarda amorti misali ödül:1982
Sonrasında gazetelere oldukça yazılar gönderdik. Hasta Bir çocuğun Hikâyesi’nin birkaç gün yayınlandığını öğrendim, bir arkadaşımdan. Bir gazetenin kültür-sanat sayfasında yer alan hikâyemize İstanbul’a gittiğimiz zaman ulaşabileceğimi sanıyorum: 1985 veya 1986..
Arada bir yazıp gönderdiğimiz diğer çalışmalar da söz konusuydu, elbet. Çalıştığım dört iş yerinde dergi çıkarmaya çalıştım, çalışmalarımızı yayınlarken ne derecede zorluklarla karşılaştığımızı ifade edemem, açıkçası.
Kitapların araştırma safhaları, fotoğrafların çekilmesi, dizgi sıkıntıları, telif almama zorluğu, korsan basılan ilk kitabımın yasal süreç içinde beni bugünkü fiyatlarla onbeş kitabın basım ücreti kadar masrafa bırakması….
Yazarlık kolay bir şey değil. Özellikle araştırma ve inceleme alanında ortaya konan eserlerin taliplisi de mevcud olanın onda biri kadar değil. Bu yüzden kişi, romana, öyküye ve özellikle şiire yönelmektedir, bugün.
Araştırma ve inceleme alanında ortaya konan çalışmaların kaynaklarına sağlıklı ulaşmanın bir mesele olduğunu bilmeyenler vardır ve mevcut kaynaklara yenilerini eklemenin teknolojik gelişmelerle başını alıp giden yayın sektörünün hızına ayak uydurtamıyor, insan. Eline aldığı çalışmanın eksikliklerini ayıp biçimde yazara eleştiri şeklinde sunan bir kısım mürekkep yalamış taîfe, ortaya konana teşekkür etme görevini, kendisinden bahsedilmişse lütfen yerine getirir, oldu.
Diyarbakır’da yaşamanın yayın dünyasından bir manada kopukluk olduğunu ifade etmeye gerek var mı? Gittikçe azalan devamlı okur profili, araştırma ve inceleme dalında dünyada olanla bitenle, siyasetle haşır-neşir olurken, şehir araştırmaları alanına olan mesafeli yaklaşım, belediyeleri, kaymakamlıkları ve vallikleri, üniversitelerle şehir araştırmaları konulu kitaplara yönlendirmektedir.
Günümüzde şehir araştırmacılarının çoğunun elinin kolunun bağlı olduğunu, belirtilen çerçevede gerek resmî gerek yerel yetkililerin isteklerine göre eserlerini oluşturma talepleri olmasına rağmen telif hakkından mahrum edilmeleri, onların bir adım daha ileriye gitmelerinin önünde büyük bir engeldir. Çoğunlukla bir düzine kitapla gönlü hoş tutulan yazarların, diğer çalışmalarını sağlıklı biçimde yürütecek maddî imkânlardan yoksun, mahrum bırakılması anlaşılır gibi değildir.
Eğer bir şehride o şehrin tanınması ve tanıtılması için çaba harcanmak isteniyorsa, ortaya konan eserlerin makûl biçimde satışa sunulması gereklidir ve eseri hazırlayan ya da hazırlayanlara, yeni eserler ortaya çıkarma ve iaşesini rahatlıkla sağlama alanı oluşturulmalıdır.
Geçen zaman içinde üç kitabını da kurumlar aracılığıyla yayınlayan biri olarak, yeni bir kitabın hazırlanma teklifini nazikçe reddettim. Yaklaşık onbeş sempozyum ve şehir konulu kitapta bildirileri, makaleleri bulunan yazar olarak, artık yazara saygısızlığın bundan sonraki merhalelerine katlanmanın abes olduğunu belirtmek istiyoruz.
Eylül ayında yapılacak olan Ankara’daki Diyarbakır Tanıtım Günleri ile Ekim Ayı’nda TYB ve Konya Büyükşehir Belediyesi’nin ortaklaşa düzenledikleri Dünya Şehir Yazarları 2. Kongresine katılacağız. Gayemiz şehri tanıma ve tanıtmak olmasaydı, emin olunuz ki bu iki önemli organizasyona katılma düşüncemiz olmazdı.
Yazımızın ilk bölümüne gelelim, şimdi. Diyarbakırlı kendi şehrine kalemiyle nasıl sahip çıkacaktır? Yazmaktasınız ve çizmektesiniz. Taraf tutmadan çalışırsanız, sırtınızı bir yere yaslamazsanız, kimseden destek görmeniz mümkün değidlir.
Şimdi bizi bekleyenler var, biizmçocukken-gençken yazarları ve şairleri beklediğimiz gibi. Çantamıza bırakacağımız yeterli kadar kitabımızla yola düşeceğiz. Diyarbakır’da şehrimizi kadayıfla karpuzla tanıtanlara imreniyorum. Ben, el kitaplarını önemli gördüğümüz Uluslararası Dünya Şehir Tarihi Yazarları Kongresine götürmek isterdim. İki kurumun yayınlarını edinebilmek oldukça güç. Para ile satılmayan ve bazı eşhasa hediye olarak verilen bu tarz prestij yayınlara sahip olamıyorsak ne yapalım?
Bizim yolumuzu gözleyen dostlara, şehrimizden selamlar iletiriz, konuşmalarımızı yaparız, “Uçak fazla ağırlık almıyorki…” beyaz yalanına sığınacağız.
Bu şehirden karpuz ve kadayıf yerine şehri tanıtan kitapları götürmek, deveye hendek atlatmaktan daha güç… Biz çeyrek yüzyılı geride bırakan ve yazdığı makaleleri onlarca cilt tutan biri olarak, çıkan kitapların yetkililerce adresimize gönderilmesi çok mu zor?
Bu köşede tanıtımı yapılacak şehir konulu kitaplar, bize ulaştıırlmayacak ise, bunları kim tanıtacak? Meseleyi anlar gibi oluyoruz. Tanıtımı yapılan kitap olursa gelecek talepler her halde karşılanmaz… Bu yüzden belki çıkan kitaplar ve dergiler bize ulaştıırlmıyor. Bunca sene yazıp çiziyoruz, meseleyi yeni idrak ediyoruz. Muhakkak ondandır ki elimize kitap ulşamıyor, dergi gelmiyor.
Kültürel yayınları edinememe sebepleri ne daha önce değinmiştik. Bu son değinmemiz olacak. Bakalım, bu köşeyi okuyanlar ne mazeret gösterecek?
Birçok sivil toplum kuruluşunun ya yönetiminde bulunan ya da üyesi olan birinin bu sitemi, gereken kurumlara, kuruluşlara ulaşacak mı? Biz, Diyarbakır Muz Yetiştiriciliği ve Geliştirme Dayanışma Derneği Başkanı değiliz. Eğitim alanında bir Sendikanın İl Başkanı’yız, İki Yazar Birliğinin hem üyesi hem de birinin yönetiminde ve de kurucusuyuz. Bir Tüketici Derneği’nin Yönetim Kurulu Üyesiyiz… Diğer üyeliklerimiz de varken yazı uzamazsın…
Sahi şehirde bizden başka şehri bilen, yazı yazan, araştıran, günü birlik makale yayınlayan, tarafsızlığını koruyan kaç isim vardır? Herhalde akademisyenler dahil bir elin parmak sayısını geçmez, şehir hakkında yazanların adedi.
Biz, artık kitap gelse de onları iade etme hakkımızı kullanacağız. Görmez misiniz, bu acayip ve de farklı muameleye? Diyarbekir ifadesiyle “De gel de herslenme kardaşım. Ma zorladır, artık gönderilse de almıyığ!...” Evet, artık bunu diyelim de isteyenler bile olsa kimse ne kitap ne dergi göndersin….
10.09.2012- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.