- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
KURBİYET-AKREBİYET
Hadis-i kutsi’de Rabbimiz kurbiyetten akrebiyete geçişi şöyle ifade etmektedir. “Kulum, farz ibadetlerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz.
06 Mart 2021 Cumartesi 13:59
Nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder. Sonuçta ben onu severim. Sevince de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden istediğinde ona veririm. Bana sığındığında onu korurum.” ( Buhârî, Rikâk, 38.)
Kurbiyet, kulun kendi gayret ve azmiyle Allah’a yaklaşma çabası; akrebiyet ise, Allah’ın kulunu kendine çekmesidir.
Kul, iman, İslam, hasenât, salihât, ihlas ve samimiyeti içine alan ubudiyetle Rabbine doğru sürekli bir biçimde yol alır.
Bu yolculukta sadece Allah’ın bildiği bir vakitten sonra kurbiyet biter ve akrebiyet başlar.
Yüce Allah kurbiyetini tamamlamış kullarına mülkün üzerindeki perdeyi kaldırır ve melekut alemini açar; cennetinden numuneler gösterir.
Hadis-i kutsi’de Rabbimiz kurbiyetten akrebiyete geçişi şöyle ifade etmektedir. “Kulum, farz ibadetlerden daha sevimli bir şeyle bana yaklaşamaz. Nafile ibadetlerle de bana yaklaşmaya devam eder. Sonuçta ben onu severim. Sevince de onun işiten kulağı, gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. Benden istediğinde ona veririm. Bana sığındığında onu korurum.” ( Buhârî, Rikâk, 38.)
Kurbiyet ve akrebiyet, “Sana ölüm gelinceye kadar Rabbine ibadet et.” (Hicr, 15/99) ayetinin kapsamında birlikte dile getirilmiştir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.