25 Nisan 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara21°C

M. ENES KALA: MÜSLÜMAN ZİHNİ BÜTÜNCÜLDÜR

Türkiye Yazarlar Birliği Genel Sekreteri ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Muhammed Enes Kala, Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Gençlik Merkezleri’nin düzenlediği söyleşiye katıldı.

M. Enes Kala: Müslüman zihni bütüncüldür

16 Mayıs 2020 Cumartesi 08:39

14.05.2020 tarihinde 16.00 da başlayan ve gençlik merkezinin sosyal medya hesapları üzerinden canlı olarak yayınlanan programda konuşan Doç. Dr. Kala, “Varlık, Bilgi Ve Ahlâka Tevhit Eksenli Bakış” konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
 
Gençlerin büyük ilgi gösterdiği söyleşiye, Tevhid; “Kelime-i Tevhid” olarak karşımıza çıkıyor” sözleriyle başlayan Kala, Allahtan başka ilah yoktur, o rahmandır ve rahimdir. Müslüman zihninin teşekkülü için önemli unsurlardan bahsetmemiz gerekir. İslam, Müslüman zihnini bu unsurlar ekseninde şekillendirir.” dedi. 
 
Bu unsurların başında itikadın geldiğini belirten Kala sözlerini şöyle sürdürdü:
“İtikad, inanç meselesi olarak karşımıza çıkıyor. Zaten tevhidin bize ilk seslendiği yer burasıdır. İtikat meselesi. Allah’tan başka ilah yoktur ve Hz. Peygamber s.a.v onun kulu ve elçisidir. Tam burası tamamı ile dini çerçeve içinde yer alır. İkincisi ise ibadet kısmıdır. İbadet kısmı haricinde muamelat bahsi var, bu bahis çok geniş bir bahistir. Zerreden, kürreye her varlıkla, eşyayla, yaratılmışla olan ilişki ve iletişimimizin tarzlarını bu bahiste anlamlandırırız. Ve ihsan bahsi var, bu bahis çok önemlidir. Şöyle derler ya; “akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim.” İhsan, her şeyiyle selim olana işaret eder. İnanırken de, ibadet ederken de, insanlarla ilişki ve iletişimde bulunurken de her ne yaparsak yapalım o yaptığımızı en iyi, en güzel ve en doğru yapalıma gönderimde bulunur. Bu ihsan faslı oluyor.”
Konuşmasında, Müslüman zihni nasıl bir zihindir sorusunu da cevaplayan Doç Doç. Dr. Kala, “Müslüman zihni bütüncül bir zihindir. Yaratıcıyı birleyen ve yaratılanı bütünleyen bir zihindir, parçacı ve parçalayan bir zihin değil. Bir meseleyi anlamak adına tahlile başvuran, terkibe başvuran bir zihin ama bu zihin sonunda teklifi ve telifi de unutmaz. Tahlili, analizi yaptıktan sonra parçada kalmaz. Tahlili bırakıp sadece ayakları yere sağlam basmayan bir terkibi ideal kılmak üzere teklifte bulunamaz, sloganik de değildir. O halde yapılması gereken şey; tahlili, terkibi ve telifi birlikte değerlendirebilmek ve onları bir araya getirebilmektir. Bu bize bütüncül bir bakış açısı sunuyor. Demek ki Müslüman zihni ne olursa olsun bu bütüncüllüğünden taviz veremez. Bu bütüncüllüğün motivasyonu ise bir usul ilkesi olarak tevhidi ilkeyi bize sunar .” diye konuştu.
 
Müslüman doğruluk, iyilik ve güzelliği
birbirinin rakibi değil refiki olarak görür
Tevhidin bir dünya görüşü oluşturduğunu ve dünya görüşünü oluşturan en önemli şemsiyenin ise din olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Muhammet Enes Kala, 
“Dinler, insanların dünyaya nasıl bakmalarına gerektiğine ilişkin perspektifler sunar. Bu konuda din ile felsefenin el ele verdiğini görüyoruz. Dolayısı ile dinin dünya görüşünü oluşturduğunu felsefenin de bu dünya görüşünü rafine hale getirdiğini ifade edebiliriz. Din veya felsefe değil; din ile felsefenin birlikte inşa edebileceği bir dünya görüşünü öne alabiliriz. Varlığı oluşturan 3 büyük katman vardır. İlahi katman, beşeri katman ve eşya katmanı. Allah, insan ve alem birlikte bir anlamlılık dizgesi oluştururlar. Bilgi meselesinde, bilginin mahiyetine ilişkin değil de bilginin kaynağına ve kullanışlılığına dikkat çekmek gerekirse; mahsusat, makulat ve haber üçlüsünün insan için doğru, faydalı, anlamlı ve hakiki bilgi için olmazsa olmaz olduğunu ileri sürebiliriz. Bunun dışında, tevhidi ilkenin uzandığı değer ve usûl sahaları da söz konusudur. Değerlerin birliğinden bahsederiz. Tevhide muhatap olan Müslüman zihni doğruluk, iyilik ve güzellik değerleri birbirinin rakibi değil refiki olarak görür. Onları birbirine indirgeme gibi bir durum bu zihne yabancıdır. Ancak modernite aklı tüm bu değerleri epistemik değer olan doğruluğa indirgeyerek ahlaktan mahrum, sanattan bigane bir tahakküm dünyası oluşturmuştur. Son olarak tevhidi ilke, usûle de yansır. Nazari ve ameli olanı birbirinden ayırmayan bu zihin, tedvini olanı, tekvini olanı ve tevili olanı hemahenk üzere bir araya getirir ve birlikte bir anlam küresi oluşturmanın imkanlarını arar. ” dedi.
                                                                       
 Mahmut Erdemir - Burçak Aktaş
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.