- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
09 Kasım 2025- İstanbul21°C▼
- Ankara21°C
- İzmir23°C
- Konya19°C
- Sakarya24°C
- Şanlıurfa27°C
- Trabzon18°C
- Gaziantep25°C
M.NEDİM HAZAR'DAN: ÖZÜR
Kolay iş değildir özür dilemek. Hele de bizim ülkemizde. Hele ki siyasilerin özür dilemesi... Pek mümkün değil... Özrü bir zafiyet, burnun sürtülmesi, acziyet gibi görüyoruz maalesef.

Erdemli insan odur ki, yaptığı bilinçli, bilinçsiz bir yanlıştan sonra özür diler. Ve bu özrü telafi etmek için samimiyetini gösterir. Erdemli bir devlet için de aynı şey geçerlidir. Yaptığı hataları, yanlışları anladığı anda özrü dilemeli, bununla yetinmemeli ve yapılmış hatanın telafisi için gereğini yerine getirmelidir.
Doğrusu anamuhalefet partisinin özür karnesinin pek parlak olduğunu söylemek zor. 'Tokat atın' diyerek oy istediği halktan yediği okkalı şamardan sonra bile, durumu kavramaktan aciz bir şekilde halkı suçlayan raporları 'özeleştiri' diye açıklayan bir siyasi zihniyetten samimi özür beklemek, bunu kurumsal karakteristik olarak talep etmek ham hayalcilik olsa gerek.
Ancak iktidar partisi madem bu işe soyundu, devamını da getirmelidir. Türkiye, bir yandan geçmişin kirlerinden arınırken, lekelerini, arızalarını ortaya dökerken, diğer yandan samimi bir şekilde özür müessesesini devreye sokmak durumundadır.
Hazır devletin eli değmiş ve yolu açmışken, utanmadan, çekinmeden dilenmelidir özür...
Dikkat buyurun, şundan ya da bundan, şunun ya da bunun için, demiyorum... Belli bir kitleyi, belli bir düşünceyi, topluluğu da ima etmiyorum.
Şunu da bildiğimiz unutulmasın: Birtakım zihniyet 'Bugün olsa aynısını, hatta daha beterini yaparız' noktasındadır. Ancak bunların bir kıymet-i harbiyesi de kalmamıştır. Devlet devletliğini bilmeli, onurunu, haysiyetini düşünmeli ve komplekssiz bir şekilde özür dileyebilmelidir. Özür, insanları alçaltmadığı gibi, devleti de alçaltmaz.
Keşke aynı durum bu ülkenin insanları için de geçerli olsa. Toplumun herkesimi, ister topluca, ister birey olarak özür dilemenin erdemini tekrar kavrayabilse. Kendi geçmişine, içine yönelerek yaptıkları hatalar, yanlışlar ile yüzleşse ve özür dilese. Sonra da bunun telafisi için elinden geleni yapsa.
Ne bileyim artık bir 'özür günü' mü ilan edilir, bilemiyorum...
Özür bakanlığı mı kurulur, emin değilim...
Ya da her bakanlığa, resmî kurum ve kuruluşa 'özür genel müdürlüğü' mü açılır, fikrim yok...
Hepimiz birey olarak içimizde özre yer açabilmeli ve gerektiğinde bunu kullanmalıyız.
Körelttiğimiz, yitirdiğimiz, paslandırdığımız bazı manevi uzuvlarımıza tekrar can vermeyi denemeliyiz.
Türkiye'nin kredi notu düşmüş, tekrar yükselir... Cari açık bilmem ne olmuş, elbet bir gün azalır... Enflasyon inmiş, milli gelir artmış filan, bunların hepsi hikâye...
Esas, bu özür gibi mevzularda bireysel ve toplum olarak kendimize çekidüzen verdiğimizde gerçek huzur ve mutluluğu buluruz.
Yazı uzadı özür dilerim...
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.