- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
M. NİHAT MALKOÇ: SOSYAL MEDYA DOKTORUN ELİNDE ŞİFAYA, KATİLİN ELİNDE ÖLÜME SEBEP OLAN BIÇAK GİBİDİR
25 Ocak 2021 Pazartesi 14:04
Sosyal medya, kullanım amacına göre hem güzellikleri hem çirkinlikleri içerir.
Günümüzde sosyal medya olarak nitelendirilen Facebook, Twitter ve İnstagram; uzakları yakın eyledi. Artık coğrafi uzaklıklar iletişim için engel değildir. Zira dünyanın öbür ucundaki insanlar bir tık uzağımızdadır. Bu, hadiseye nereden baktığımıza göre değişiklik gösteren, hem iyi hem de kötü bir şeydir. İyidir; çünkü bu sayede dostlarımızın sıcaklığını her daim hissetmekte, onlarla iletişim içerisinde olmaktayız. Kötüdür; çünkü yapıp ettiğimiz her şey göz önündedir; gizlimiz saklımız ve mahremiyetlerimiz asgari düzeye inmiştir.
Günümüzde hemen herkesin değişik sosyal medya platformlarında bir veya birkaç hesabı vardır. Bu hesapları ve üyelikleri elde etmek hem kolay hem de ücretsizdir. Onun için bu sanal mecralarda toplumun her kesiminden farklı niyetlerde ve tıynetlerde insanlar mevcuttur. Bunu fazla yadırgamamak gerekir. Buna zamanın modası olarak da bakabiliriz.
Başta facebook olmak üzere, sosyal medya platformları aslında birer aile modeli gibidir. Bu grupların aileden farkı; sosyal medya gruplarını kendi ilgi ve isteklerimize göre oluşturmamızdır. Akrabalık bağına dayanan gerçek aile kurumunda böyle bir tercih seçeneğimiz ve şansımız yoktur. Facebook arkadaşınızı gruptan veya arkadaşlarınız arasından çıkarabilirsin; ama aile ve akrabalık bağıyla bağlı olduklarınız için bu söz konusu değildir.
Sosyal medya platformları; aslında belli bir ahlâkı, seviyeyi ve nezaketi gerektiren mecralardır. Nasıl ki aile içerisinde herkes yaşına ve konumuna göre konuşmak zorundaysa bu sanal mecralarda da yazarken ve konuşurken söylediklerimizi evvelâ kulağımızın duyması ve belli bir elemeden geçirmesi gerekir. Kişi öncelikle ve özellikle iyi bir empati yaparak duymak istemediklerini söylememelidir. Nasıl ki dilin kemiği yoksa, klavyenin de freni yok. Klavyenin tuşlarına basarken, sözleri cümlelere dökerken azamî derecede dikkat edilmelidir.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.